MERHABA... DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ OSMAN YALÇINTAŞ'IN WEB SİTESİNE HOŞGELDİNİZ

   
 
  EHLİ SÜNNET İTİKADI

EHLİ   SÜNNET   İTİKADI:

(Peygamberimizin (S), sahabelerinin ve onların yolundan gidenlerin inandığı doğru İslam inancı)

Mü’min kişi asla imanından şek ve şüphe etmez. 

Mü’min cami ve cemaattan ayrılmaz.

Her iyi ve kötü kişinin (imamın) arkasında namaz kılınır. Günahkar diye kılmamazlık edilmez.

Mü’min, ehli kıbleden (müslümanlardan) hiçbir kimseye işlediği günahlardan dolayı asla “kafir” diyemez. Ancak o günahı “helal” kabul ederse, o başka.(Kafir olan bir kişi, her ne kadar iyilik ve hayır işlese de, iman etmedikçe ona asla bir faydası olmaz. Mü’min kişi de her ne kadar büyük ve küçük günahları işlese de, “bu günahlar helaldir” diye inanmadıkça asla kafir olmaz.) 

Haksız yere hiçbir mü’minin üzerine silahla karşı çıkılmaz.

Her iyi ve kötü kişinin cenaze namazı kılınır. Günahkar diye kılmazlık edilmez.

Hayrı da şerri de yaratan Allah’tır. Yalnız; hayırdan razı, şerden ise değildir.

Ama insan seçer yapar, adaleti gereği Allah da yaratır.

İslamda mestler üzerine meshetmek haktır, vardır. (Meshin süresi; seferi=yolcu ise 3 gün, değil ise 1 gündür.  Yalnız, çıplak ayağa veya çorap üzerine meshetmek caiz değildir.)

İman etmek, kullarına Allah’ın lütuf ve ihsanıdır. Bunu; dilediği, uygun gördüğü kimseye verir.

Kulun yaptığı bütün işler, Allah tarafından yaratılmıştır. Allah’ın işleri ve sıfatları ise yaratılmış değildir.

Allah’ın sözü olan Kur’an, yaratılmış değildir. Çünkü Kur’an Allah’ın sözüdür, Allah’ın sıfatıdır.

Kabirde münker-nekir meleklerinin sorgusu haktır.

(Rabbin kim?  Peygamberin kim?  Dinin ne? Kitabın hangisi?  Kıblen neresi? )

Kabir azabı haktır. (Kim her gece Mülk=Tebârake suresini okursa kabir azabından emin olur.)

Ölüler dirilerin duasından, okudukları Kur’andan, sadaka, hac ...vs. sinden faydalanırlar. (Azapta olsa bile mü’min bir ölünün ruhu için okunup, ona hediye edilen 70.000 kelime-i tevhid (“La ilahe illallah” sözü) onun azabının Allah’ın izniyle kesilmesine sebep olabilir.)

Günahkarlar için Peygamberimizin, alimlerin, şehitlerin, salihlerin... şefaatı haktır.

Peygamberimizin miraca çıkışı haktır.

Herkesin bu dünyada iken yaptığı şeyleri yazan kitabı kıyamet gününde okuyacağını hak bilmesi lazımdır.

Kıyamet günü herkesin hesap göreceğini hak bilmesi gerekir.

Ahirette üzerinden geçeceğimiz, Cehennemin üzerinde kurulu olan sırat köprüsü haktır. (Bu köprüde 7 geçit vardır. Buralarda kullar durdurulur ve sorguya çekilir. Şöyle ki:                                                         1. Geçitte: İmandan               2. Geçitte: Namazdan           3. Geçitte: Zekattan                                 

4. Geçitte: Oruçtan            5. Geçitte: Hacdan               6. Geçitte: Cünüplükten temizlenmekten

7. Geçitte: Ana ve baba haklarından sorguya çekilir.

Cennet ve cehennem mahluktur. (yani yaratılmıştır, şu anda vardır. Hatta Hz. Adem girip bir süre orada kalmış, yasak ağaçtan yiyince çıkartılmıştır) 

Kıyamet günü Allah’ın, kullarının tümünü bir anda vasıtasız bir şekilde hesaba çekmesi haktır.

Peygamberimizin sahabelerinden hayatlarında iken cennetle müjdelenen 10 kişiyi tasdik etmek gerekir.   (Bunlar: Hz. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr bin Avvam, Sa’d bin Ebi Vakkas, Said bin Zeyd, Abdurrahman bin Avf, Ebu Ubeyde bin Cerrah’tır)

Peygamberlerden sonraki ümmetin en efdali (üstünü) Hz. Ebubekir (R.A.)’dır.

Hz. Ebubekir’den sonraki halkın en efdali Hz. Ömer’dir.

Hz. Ömer’den sonraki halkın en efdali Hz. Osman’dır.

Hz. Osman’dan sonraki halkın en efdali Hz. Ali’dir.

Hz. Peygamberin sahabeleri hakkında yakışıksız söz konuşmamak gerekir.

(Zira Peygamberimiz; “Kim ashabıma kin tutarsa, o münafıktır” buyurmuştur.)

Allah Teala’nın gazabı da vardır, rızası da vardır.

Cennetten mü’minler, Allah Teala’yı bilâ misal ve lâ keyf (misalsiz ve keyfiyetsiz) göreceklerdir.

Peygamberlerin rütbeleri evliyaların rütbelerinden üstündür.

Evliyanın kerametlerini kabul etmelidir.

Allah istediği her şeyi yapar, istediği gibi hükmeder ve işine kimseyi karıştırmaz ve kimse de buna mani olamaz.  (Allah dilediği şeyi mahveder ve dilediğini de meydana getirir.)

Her mü’min bilmelidir ki Allah Teala hazretleri mahlukatını yaratmadan önce de hâlik (yaratıcı) idi. (Çünkü Allah’ın ilahlığı ezelidir, böyle olunca bütün sıfatları da ezelidir.)

Peygamberlerin ve mü’minlerin akıllarının kafirlerin akıllarıyla bir olmadığına, bilakis kafirlerin akıllarından kat be kat üstün olduğuna inanmak gerekir.    (Kafirlerin yaptıkları buluşlar vs. onların akıllarının üstünlüğüne delalet etmez. Akılları olsa idi iman ederler, ebedi saadetlerini mahvetmezlerdi.  Cenabı Hak aklı bin parça edip, 999’unu Peygamberimize, bir tanesini de halktan dilediğine dağıtıp vermiştir. Dünyanın evvelinden sonuna kadar bütün mahlukatın aklı toplansa da Peygamberimizin aklının yanına konsa, onların aklı Peygamberimizin aklı yanında; bütün çöllerde olan kumların yanındaki bir tek kuma benzer.) 

Allah Teala hazretleri zatıyla alim ve kadirdir.

Her mü’min bilmelidir ki insanlar dünyada beş çeşittir:                                                            

1. Müşrik: Allah’tan başka ilah tanıyan, iki-üç ve daha fazla Allah tanıyan kişiler.                         

2. Münafık: Dıştan iman etmiş gibi gözüküp, kalben iman etmemiş olan kişiler.                           3. Günahsız, muti (Allah’a itaat eden) mü’min kişiler.  (Peygamberler gibi)                              

4. Günahkar, tövbekar mü’min kişiler.                                                                               

5. Günahkar, fakat tövbesiz mü’min kişiler.                                                                             -Müşrik ve münafık olarak dünyadan çıkan kişiler, Cehennemde ebedi olarak kalırlar.                        -Günahsız mü’min ile günahlarına daima tövbe eden kimse, dünyadan çıkarken bunların yerleri de cennettir ve orada ebedi olarak kalırlar.                                                                                   -Büyük günahlarına tövbe etmeden ölenlerin işleri Allah’a kalmıştır. İsterse lütfuyla affedip cennete, isterse adaletiyle azap edip cehenneme kor, sonra da şefaatçıların şefaatıyla çıkartıp cennetine koyar.     

Allah Teala hiçbir şeye benzemez.

Bir kişi haram olan bir şeye helal demedikçe, ne kadar günah işlese de kafir olmaz. Onun imanı geçerlidir ve o kişi hakiki mü’mindir .....

Mü’min kişinin hasmı olur da; dünyada iken helalleşmeden ve tövbe etmeden ölürse, hakkı nispetinde sevaplarından alınıp, hasımlarına verilecektir. Şayet hiç sevabı kalmamış, ama hak sahiplerinin alacakları bitmemiş ise; o kimselerin günahlarından alınıp, haksızlığı yapan kişinin defterine geçirilir. (Bu yüzden gıybet, zulüm, hırsızlık ve kul hakkını gerektiren her türlü şeylerden azami derecede kaçınmak gerekmektedir)  

Allah Teala’dan tevfik yapılan işle beraberdir.  (Bir insanın maksadı, muradı, Allah’a itaat ve onun rızasını kazanmaksa, o işin meydana gelmesi için Cenabı Hak tevfikını ihsan eder; o iş meydana gelir, Allah da razı olur. Eğer yaptığı, Hakkın razı olmadığı bir iş, fiil ise; yine Cenabı Hakkın tevfikı ile o iş meydana gelir, ama Allah’ın rızası olmaz.) 

İman; dil ile ikrar (söylemek) ve kalp ile tasdikle olur.

Allah’ı kalbiyle bilip, diliyle bilmez yani söylemezse, buna “kafir” denir.

Allah’ı diliyle söyleyip, kalbiyle bilmez yani inanmazsa, buna da “münafık” denir.

Allah Teala mekandan münezzeh olduğu gibi, gidip gelmekten ve yaratılmış varlıkların sıfatlarına benzemekten de münezzehtir.

Kesb; kazanç farzdır. Her kim çalışmayı; namaz, oruç gibi nefsine farz etmezse, bid’at sahibidir.

İman ayrı, amel (ibadet) de ayrıdır.

İyilerin imanı ile kötülerin imanı da birdir. Yani iyilerde kötüler de aynı esaslara inanırlar. Fark ise  amellerindedir.  

İmanın çok ve noksan olamayacağını bilmek gerekir. İman “Lâ ilâhe illallah”a inanmaktan  ibarettir. Bu sebepten iman (inanılacak şeyler) artmaz ve eksilmez. Artma ve eksilme ise fiillerde (ibadetlerde) olur.

Öldükten sonra dirilmeye inanmak gerekir.

Vitir namazının bir selamla üç rekat olduğunu bilmek.

İmamın namazının bozulmasıyla cemaatın da namazı bozulur. Bunu böyle bilmek gerekir. 

Az ve durgun sulardan abdest almak caiz olmaz.

Mest üzerine meshetmek vardır. (Süresi; mukim ise bir gün bir gece, misafir ise üç gün üç gecedir)

Şeytan; Allah’a ibadet ettiği zaman, Allah’ın ve meleklerin indinde mü’min idi.

Hiçbir sevgi ve Allah aşkı, Allah’ın emirlerini düşüremez. (yani borcumuz olmaktan çıkaramaz.)

Mü’min son nefesteki hali için Allah’tan korkmalıdır. Zira son nefeste halinin ne olacağını bilemez.

Büyük günahları dahi olsa, Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek gerekir. Allah’ın rahmetinden ümit kesenler kafirlerdir.                                                                                                  

NOT: “Mehmed Zahid Kotku” Hz. nin “Ehli Sünnet Akaidi” isimli kitabından alınıp açıklanmıştır. 

  

EHL-İ SÜNNET VEL-CEMAAT AKİDESİ:

Allah Teala Hazretleri birdir, kadîmdir, araz, cisim, cevher, musavver, mahdut, ve ma’dud değildir.

Kadim; bizim tabirimizle evveli olmayan ve sonu da bulunmayan bir zat-ı ecell-i a’ladır.

Mahiyet ve keyfiyetle de vasf olunamaz.  Bir mekana muhtaç değildir.

Üzerine zaman geçmez. (Zamanı da yaratan O’dur)

O’na hiçbir şey benzemez.

İlminden ve kudretinden hiçbir şey çıkmaz ve kaçmaz.

O’nun zatıyla kaim (zatından asla ayrılmayan) sıfat-ı ezeliyesi (ezeli sıfatları) vardır.

Sıfatları; O’nun zatının ne aynı ve ne de gayridir. Mesela, aynaya baktığın zaman kendini aynada görürsün. O aynada gördüğün bir bakımdan tıpkı sensin; ben değilim desen olmaz, benim desen o da olmaz. Onun için ne ayrıdır ve ne de gayrı demişler. O sıfatlar da şunlardır: Hayat, ilim, kudret, irade, semi, basar, kelam tekvin.

Allah’ı görmek aklen de naklen de caizdir.

Kainat; bütün cüzleri ve sıfatlarıyla muhdestir, yani yoktan meydana çıkarılmıştır.

Onu yoktan çıkarıp meydana getiren Allah Teala’dır. Kullarının bütün fiilleri; küfür, iman, itaat ve isyan, cümlesinin yaratıcısı Allah Teala’dır. 

Allah’tan başka yaratıcı yoktur.

O işlerin kullardan meydana gelişi; Allah’ın iradesi, dilemesi, hükmü, kazası ve takdiriyledir.

Kulların işlerinde kendi seçimleri de vardır, onlar ile sevap ve ikab olunurlar.

Allah’a itaatte sevap, masıyette (isyan, günah) de ikab (ceza) vardır. Güzel işleri işleyenleri iyi kimseler methederler, ahirette de sevaba nail olurlar, bunlara Cenab-ı Hakk’ın rızası vardır.

Fena ve kötü şeyler ki ehl-i dünya da onu sevmez.

Ahirette cezaya sebep olanlar da Hakkın rızasıyla değillerdir.

Kul, asla gücü yetmediği bir şeyle teklif olunmaz.

Sevap, Cenab-ı Hakk’ın fazlıdır (lutfudur), azabı da adaleti gereğidir.

Maktul (öldürülen kişi), eceliyle ölmüştür. Yani; vurdular da öyle öldü demek doğru değildir. Eceli gelmiş, o bıçak veya kurşun sebep olmuştur.

Ecel birdir, değişmez.

Haram dahi rızıktır. Herkes kendi rızkını yer; gerek helal olsun, gerekse haram. Lakin haram rızık yemenin azabı vardır. Kimse kimsenin rızkını yemeğe güç yetiremez.

Allah, dalalet ve hidayetini yaratandır.

Dilediğine dalalet ve dilediğine de hidayet yaratır.

Kula aslah (en uygun) olanı yaratmak, Allah Teala’ya vacip değildir.

Rasulullah (A.S.)’ın bizzat Mesdid-i Haram’dan Mescid’i Aksa’ya, oradan semaya ve oradan da Hak Teala’nın murad ettiği yere miracı haktır.

Ölüm meleği haktır.

Kabirde bütün kafirlerin ve bazı günahkar mü’minlerin azapları haktır.

İbadet ve taat ehlinin nimetlere nail olması da haktır.

Münker ve Nekir meleklerinin kabirde sualleri de haktır.

Kıyamet günü dirilme de haktır.  Mahşerde amellerin (iyi ve kötü yapılan işlerin) dirilmesi de haktır.

Kitap (amel defteri) haktır, hesap da haktır.

Havz-ı kevser haktır.

Sırat köprüsü de haktır.

Peygamberlerin, velilerin, şehitlerin şefaatı da haktır.

Cennet ve cehennem de haktır ve şu an mevcutturlar, bakidirler.

Ne cennet, cehennem ve ne de içindekilere fena, yokluk gelmez.

Büyük ve küçük günahlar her ne kadar çok olsa dahi mü’mini imandan çıkarmaz, küfre de sokmaz.

Cenab-ı Hak, kendisine yapılan şirki (ortak koşmayı) asla affetmez.

Şirkten başka, büyük ve küçük günahlardan dilediğini mağfiret eder.

Küçük günahlara ceza caizdir (Büyük günahlardan sakınmış olsa bile, Allah isterse yakabilir).  Büyük günahların affı da caizdir, tövbe etmese dahi. (Allah isterse, büyük günah işleyeni affedebilir)    

İman; kişinin Peygamberimizin Allah tarafından haber verdiği her şeyi kalbiyle tasdik ve diliyle de söylemesidir.

Ameller, imanın hakikatına, aslına dahil değillerdir.

Ameller artarlar. Fakat, imanın hakikati ne artar ne de eksilir.

Amellerin artmasıyla imanın meyveleri ve nurları artar.

Her mü’min: Ben, gerçekten (kesinlikle) mü’minim demelidir. “İnşaallah ben mü’minim” demek doğru değildir. Şüphe ile olursa söyleyen kişi dinden çıkar, zira iman şüphe kabul etmez.  

İman, tasdik  ve ikrar olduğuna nazaran yaratılmıştır ve kulun kesbidir, kazancıdır ve Hak’tan hidayet olduğuna göre de, yaratılmış değildir.   

Mukallid’in (Müctehidlerin görüşünü taklit edip, benimseyen) imanı şek ve şüpheden uzak olursa, sahihtir (geçerlidir). Lakin ictihada gücü yettiği halde mukallid ise, delilleri terk ettiğinden asidir.

Bazen said (saadete erişen kişi) şaki, yani cehennemlik olur. Bazen de şaki (cehennemlik kişi) said yani cennet ehlinden olur. Yani müslüman iken kafir olur veya kafir iken müslüman olur. Fakat Allah’ın hükmünde değişiklik olmaz, gerek zatında ve gerekse sıfatlarında değişiklik caiz değildir.

Peygamber gönderilmesinde ve ilahi kitabın indirilişinde hikmet ve maslahat vardır.

Hak Teala kullarına insanlardan peygamber gönderdi. Peygamberler, iman ve taat ehlini cennetle müjdeledi ve küfür ehliyle asileri de cehennem ve ikabla tenzir ettiler (uyardılar), insanlara da din ve dünyalarında muhtaç oldukları şeyleri öğrettiler. Allah onları mucizelerle te’yid eyledi.

İlk peygamber Hz. Adem (A.S), son peygamber de bizim peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) dır. Bütün peygamberlerin en üstünü peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) dır.

Meleklerde Hz. Allah’ın kullarıdır ve emirlerini amillerdir ve masiyetten masumdurlar. Erkeklik ve dişilikleri yoktur, yemek ve içmeye de muhtaç değillerdir. 

Peygamberler meleklerin rasullerinden, meleklerin rasulleri ise insanların salihlerinden, insanların salihleri ise (rasul olmayan) bütün meleklerden üstündürler.

Evliyaların kerameti haktır ve o keramet, şeriatında olduğu peygamberlerin mucizesinde dahildir. Veli, kerametinde müstakil değildir. 

Hiçbir veli, peygamberlik derecesine ulaşamaz.

Kuldan, hiçbir durumda teklif (emirleri yapma, yasaklardan kaçma sorumluluğu) kalkmaz, düşmez.

Evliyanın en üstünü Hz. Ebubekir’dir. Peygamberlerden sonraki ümmetin en efdali (en üstünü) Hz. Ebubekir’dir. Ondan sonra Hz. Ömer el-Faruk, ondan sonra Hz. Osman Zü’n-nureyn, ondan sonra da Hz. Aliyyü’l-Mürteza radıyallahü anhüm ecmein hazeratıdır. Halifelik de bu tertip üzerinedir.

Sahabelerden hiçbirisini hayırdan başka bir şeyle anmak caiz değildir.

Gerçek hilafet otuz yıldır. Ondan sonra melik ve emirliktir.

Ehl-i İslam’a bir imam mutlaka lazımdır, müslümanları hem korumak hem de işlerinin layıkıyla görülmesi, Cuma ve bayram namazlarının sıhhati için gereklidir.

Günahkar kişinin arkasında namaz kılmak caizdir. Günahkar kişinin cenaze namazını kılmak da caizdir.

Her zaman mest üzerine meshetmek caizdir.

Dirilerin ölülere duası ve sadakaların ölülere faydası vardır.

Bazı zamanların ve mekanların diğerlerine üstünlükleri haktır. Ramazan ayı, recep, şaban, muharrem, arefe günü ve bayram günleri, Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Kuds-i Şerif ve diğer tüm mescitlerin diğer yerlere üstünlüğü gibi.

İlim, akıldan üstündür. Müşriklerin çocukları hakkında imamımız sükut etmiş (susmuşlar)dır.

Sihir vakidir (vardır).  Göz değmesi (Nazar) de caizdir.

Müctehid bazen isabet eder, bazen de hata eder.

Şayet ictihadında isabet ederse iki sevap alır, hata ederse hataları affolur ve bir sevap alır.

Kur’an-ı Kerimdeki nassların mümkün olduğu kadar zahirine haml olunması caizdir.

Bu ümmetten hiçbirisine cennetle şehadet etmeyiz. Yalnız Rasulullah’ın şehadet ettikleri Aşere-i Mübeşşere müstesna. Onlarda şunlardır: Hz. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr bin Avvam, Sa’d bin Ebi Vakkas, Said bin Zeyd, Abdurrahman bin Avf, Ebu Ubeyde bin Cerrah.

Ahir zamanda uluhiyet (ilahlık) iddiasıyla, Deccal’in çıkması haktır.

Gene İsa Aleyhisselam’ın gökten inmesi haktır. Güneşin batıdan doğuşu da haktır.

Dabbetü’l-arz’ın çıkışı haktır.

Büyücü ve kahine, müneccime (yıldız falı bakanlara) .. gidip bir şey sormak caiz değildir. Bizim fal bakıcılar da buna dahildir. Bunlara gider de sözlerine inanmaz ise, 40 gün tövbesi ve namazı kabul olmaz. Şayet inanırsa, kafir olur. Bu yüzden bunların söylediklerine inanmak da asla caiz değildir. 

Cemaat hak ve sevaptır, rahmettir. Ayrılık ise azaptır.

Allah katında en makbul (tek) din, İslam dinidir.                                                  

NOT: “Mehmed Zahid Kotku” Hz. nin “Ehli Sünnet Akaidi” isimli kitabından alınıp açıklanmıştır.    

        

ELFAZI  KÜFÜR  (İNSANI KÜFRE SOKAN SÖZ VE İŞLER):

Dini hafife almaya sebep olan bir söz söylemek veya iş yapmak: Özellikle insanları güldürenler bu hatayı çok yaparlar. Hem bu şekilde dini hafife alarak güldürenler, hem de gülenlerin hepsi kafir olur.

Allah’a layık olmayan sözler söylemek: Allah baba, Allah dede, Allah gökte, Allah ne bilsin bu işi, Allah bile gelse beni engelleyemez .... vb. gibi.

Kasten bile bile abdestsiz namaz kılmak (bilmeden kılarsa namazı tekrar kılması gerekir.)

         Kıble (Ka’be)den başka bir yere dönüp namaz kılan veya pis bir elbise ile dini hafife almak için namaz kılan kişi.

Beline papazların bağladığı “zünnar” bağlamak, boynuna “haç” takmak.

Kafirlerin bayramlarında onlara iştirak edenler (Yılbaşı; Noel kutlamak, Nevruz kutlamak vb. gibi.)

Kafirlerin ayinlerini görüp beğenenler (Kilisedeki ayinleri beğenenler gibi)

İnsan karşılamak için hayvan kesenler kafir olur: Kesilen kurban ise mundardır; ölüdür. Eti yenmez, etinin yenmesi haramdır.

Haramlardan sevap beklemek, ummak.

Allah’tan başka bir kişiye veya türbesine secde etmek.

Herhangi bir Peygamberin peygamberliğini kabul etmemek. (Hristiyanlar; Hz. Muhammed (a.s.)’ı, Yahudiler ise; Hz. İsa (a.s.) ve Hz Muhammed (a.s.)’ı inkar ederler.

Hz. Aişe (r.a.) annemize “zina yapmıştır” diyerek iftira atanlar.

Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer (r.a.)’in halifeliğini kabul etmemek veya onlara sövmek, kötü söz söylemek.

Peygamberimizin sahabelerine (O’nu görüp inananlara) sövüp, kötü söz söylemek.

“Peygamberimiz kabağı severdi” diyen birisine; “Ben sevmem” diyen kişi.

“Allah bana şu işi emretseydi yapmazdım” diyen kişi.

“Allah bana cenneti verse sensiz istemem, girmem” diyen kişi.

Farzlardan herhangi birini kabul etmeyen kişi (Hac, namaz, örtünme vb. gibi.)

Yatsının “Vitir” namazını ve “kurban emrini” inkar eden kişi.

Ezan ile dalga geçenler.

Ahirette olacak olan olayları inkar edenler (Hesap, sırat, mizan, cennet, cehennem ...)

Kesin olarak haram olan bir şeye “helal” demek (İçki, domuz eti, faiz, zina vb. gibi.) 

Kur’andaki ayetlerden herhangi birini inkar eden veya bir ayeti değiştiren.

Haram yerken ve içerken “Bismillah” diyen veya Haramı yedikten sonra “Elhamdülillah” diyen kişi.

Büyük veya küçük günahlardan birini helal kabul eden kişi. (Faiz

“Lutilik (homoseksüellik) helaldir” diyen kişi.

Vaiz, hoca ve alimleri taklit eden ve bu taklitçiliğe gülenler.

İlmi ve alimleri alaya alanlar, sebepsiz yere alimlere sövenler.

“Ey kafir, ey yahudi” vb. gibi diyerek kendisine seslenen kişiye, “buyurun efendim” diyen .

İtaatın karşılığında “sevap”, günah ve isyanın karşılığında da “ceza” olduğuna inanmayanlar.

İmanından şüphe edenler.

“Ben Allah’ım, ben peygamberim” diyenler.

“Kur’anı Kerim mahluktur, yani yaratılmıştır” diyen  (Allah’ın tüm sıfatları sonsuza dek O’nunla beraber bulunduğundan, kendisi gibi yaratılmış değildir. Kur’an ise Allah’ın “kelam=konuşma” sıfatının tecellisi olduğundan yaratılmış değildir.)  

34. “Şu işi yapsaydım veya şu işi yaparsam kafir olayım” diyen kişi.

35. “Bana cinler ileride olacak olan olayları, şeyleri haber verir” diyenler ve onun bu sözünü kabul edenler. Zira gaybı ne insan ne de cin bilir. Sadece Allah (c.c.) ve O’nun sevdiği, bildirdiği bazı kullar bilir (Peygamberler ve bazı evliyalar gibi.)

36. “Ben kıyametten korkmam” diyenler.

37.  Bir zaman diliminde küfrü kasteden (bir süre kafir olmaya niyet eden) kişi bütün ömründe kafir olmuş olur.

38. “Allah gökte bu işi bilir” diyen ve Allah’a mekan (yer) isnat eden.

39. “Falan kimse eceliyle ölmez” diyen (Zira herkes eceliyle ölür.)

40. Namaz kılmayan bir kimseye “namaz kıl” denilince, “kılmam” diyen.

41. “Eğer Peygamberlerin dediği doğruysa kurtuluruz” diyen (Çünkü dedikleri kesin doğrudur.)

42. Peygamberlerden birinin sünnetini hafife alan. Zira o sünneti hafife almak, o peygamberi hafife

almak gibidir. (Sakal, sarık, aşure vb. gibi)

43. Bir alim dini bir konuyu ve Hadisi Şerifi anlatırken, dinleyenlerden birisi “Bu söz neye yarar, bize para lazımdır. İlim kimin işine yarar” derse.

44. Kafirlerin bayram günlerinde hediye almak.

45. Küçük günah işleyen birisine “Bu günaha tövbe et” denilse, o da “Ben ne yaptım ki” dese kafir olur. (Zira bu sözüyle o günahı hafife almış olmaktadır)

46. “İlim meclisine ilim öğrenmek için neden gelmiyorsun” diyen birisine, “Benim ilim meclisinde ne işim var” diyen.

47. Bir müslümana, “lanet sana ve senin müslümanlığına” demek.

48. Küfre sokacak sözü işitince bu söze gülenler kafir olur.

49. Kadere sövenler. “Kaderin gözü kör olsun vb. gibi sözler söyleyenler”  (Kaderi yazan Allah olduğuna göre, kadere söven ve isyan eden kişi Allah’a sövmüş ve isyan etmiş gibi olur.)

Bir müslüman, kafir yapan sözlerin anlamını bile bile bu sözleri kasten; latife, eğlence veya şaka olarak söylerse, kesinlikle kafir olur. Evli ise nikahı düşer. Hacı ise Haccı iptal (geçersiz) olur. (Tövbe edip tekrar Kelime-i Şehadet getirse bile, tekrar Hacca gitmesi ve tekrar nikah kıyması gerekir)       

NOT: Bu hazırlanan maddeler asrımızın büyük alim ve velî’si “Mehmed Zahid Kotku” Hz. nin “Ehli Sünnet Akaidi”  isimli kitabından alınıp açıklanmıştır.                                                                  

 

ÖMÜR SERMAYESİ TÜKENİYOR...
 
 









BİR AYET-BİR HADİS-BİR DUA
 


 
 
Bugün 47 ziyaretçi (179 klik) kişi burdaydı!

MERHABA... DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ OSMAN YALÇINTAŞ'IN WEB SİTESİNE HOŞGELDİNİZ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol