MERHABA... DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ OSMAN YALÇINTAŞ'IN WEB SİTESİNE HOŞGELDİNİZ

   
 
  FIKRA KÖŞESİ


FIKRALAR:


BACAĞINDAN TANI

Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes çok çalışmış; notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar.

Hoca da başlarında bekliyorken demiş ki: 'Bu mikroskoplarda lamda bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak.' Tabi hemen itirazlar; ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik çaldığı düdük... Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış.

Hoca arkasından seslenmiş 'Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun!?' Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış 'Tanısana hadi, tanısana kim olduğumu...'

***

NOŞUT

Temel Afrika'ya safariye gitmiş. İlk günün sonunda gece otelin lobisinde avcılar konuşuyormuş. İngiliz ben bugün 1 gergedan vurdum demiş. Fransız ben de 1 aslan vurdum demiş. Temel de ben de 1 noşut vurdum demiş. İngilizle Fransız anlamamış ama cehaletleri belli olmasın diye de sormamışlar. Ertesi gün yine ava gidilmiş gece yine toplanmışlar. İngiliz ben 2 kaplan vurdum demiş. Fransız ben de 1 fil vurdum demiş. Temel ben 4 noşut vurdum demiş.
İngiliz dayanamamış sormuş:
- "Kusura bakma ama noşut nasıl bir şeydir? Bunca yıllık avcıyım hiç duymadım."
Temel de "Ben de ilk defa burda gördüm. Kara kara bir şeyler insana benziyorlar. ellerini kaldırıp noşut noşut diye bağırıyorlar demiş.

***

HIZ

Amerikada -22 nolu karayolunda, devriye görevi yapan bir otoyol polisi arabasından yolu takip ederken, bir araba görmüş. Bu aracı radarla incelemiş ve minimum 50 km. ile gidilmesi gereken yolda bu aracın tam 22 km./saat'le gittiğini farketmiş. Bu araba yolu tıkıyormuş. Ve aracı durdurup sürücüyü uyarmaya karar vermiş.
Ve aracın peşinden gidip aracı durdurmuş, birde ne görsün. Aracı kullanan çok yaşlı bir teyze. Ve aracın arkasındaki koltuklarda da çok korkmuş 3 tane yaşlı teyze daha var.
Polisi görünce yaşlı sürücü: Polis bey çok mu hızlı gidiyordum? diye endişe ile sormuş.
Polis demiş ki; hanımefendi, hızlı değil, aksine çok yavaş gidiyorsunuz ve bütün otoyol trafiğini etkiliyor! Radardan gördüğüm kadaruyla 22 km. hızla gidiyorsunuz.
Yaşlı teyze: Ama, otoyolun girişinde 22 yazıyordu ve bende bu hızla uymak istedim!
Polis: teyzeciğim demiş, o 22 otoyolun numarası. Bu yolda min. 50 km hızla gitmelisiniz.
Kadın tamam, bundan sonra hızlanacağım demiş. Polis tam kendi arabasına giderken, gözü yine arkada oturan, hiç konuşmayan ve çok korkmuş 3 yaşlı teyzeye kaymış. Ve sormaya karar vermiş sürücüye.
Teyzeciğim bir şey sorabilir miyim? Bu ardada oturan kişilerin nesi var? Çok korkmuş gözüküyorlar, sanki dillerini yutmuşlar gibi!
Kadın şöyle cevap vermiş: Valla bende anlamadım, 160 nolu karayolundan çıktıktan beri böyleler.

***     

GELİN ADAYI

Çöpçatan, gelin ve dâmat adayını karşılaştırmış. Gelin zengin olduğundan, dâmat adayı ufak-tefek kusurların bağışlanması için önceden uyarılmış... Gelin adayı odaya topallayarak girmiş. Dâmat adayı çöpçatana bakmış, 'Topal bu' diye mırıldanmış... Çöpçatan başıyla onaylamış... Dâmat gelinin saçlarını elleriyle geriye doğru taradığında, peruk elinde kalmış... Sessizce, 'Kel bu' diye fısıldamış... Çöpçatan başıyla onaylamış... Dâmat adayı, kızın şaşı olduğundan da şüphelenmiş ve çöpçatanın kulağına eğilip sormak istemiş...Çöpçatan rahatlatmış:

'Rahat konuş rahat... Duymaz, kulağı sağırdır...'

***

KAMYON ŞOFÖRÜ

Genç çocuk, son model BMW'si ile yolda ilerlerken kırmızı ışıkta durur. Tam o sırada arkadan gelen bir kamyon büyük gürültü ile arabaya çarpar. İkisi de inerler bakarlar ki arabanın arkası haşat. Kamyonun şöförü gencin ayaklarına kapanır:

- 'Abicim sen beni affet. Ben 30 yıl çalışsam bunu ödeyemem. Sen şu kardeşini affet' der.
Çocuk bakar ki adamın hakikaten hali vakti pek yerinde değil. Adamı affeder ve arabasına binip yoluna devam eder. Çocuk iki, üç ışık sonra tekrar durur. Derken yine büyük bir gürültüyle arabasına arkadan çarparlar. Çocuk arabadan iner bir de bakar ki yine aynı kamyon şöförü arabasına vurmuştur. Ancak bu sefer şöför kamyondan dışarı çıkmadan sadece kafasını pencereden uzatır ve:

- 'Abi benim ben... Devam et!'

***

AT – BİT MAMASI

Temel bir gün hastalanmış, doktora gitmiş. Doktor Temel'in kalbini dinledikten sonra :
- Efendim sizin kalbiniz çok hızlı atıyor. Atmaması lâzım, demiş.
- Peki ne yapacağız?
- Vereceğim ilâçları kullanın, haftaya bir daha muâyeneye gelirsiniz.
- Peki, demiş Temel ve gitmiş.

Tabii bir hafta hemen geçmiş, Temel yeniden muâyeneye gitmiş. Doktor tekrar Temel'in kalbini dinlemiş. Bu sefer de:
- Maalesef kalbinizin atışı neredeyse bitecek kadara azalmış. Bitmemesi lâzım, demiş.
Temel kızmış:
- Ooo doktor bey, siz de çok masraflı oluyorsunuz. Hadi AT MAMASINI buldum, BİT MEMESİNİ nereden bulacağım şimdi? demiş.

***

BİSKÜVİ

Acemi er, levazım başçavuşuna yakınır :

-Başçavuşum, bize yemekte ördek böreği verdiler.Yemin ederim ki, içinde bir gram bile ördek eti yoktu.

-O hâlde? diye yanıtlar başçavuş. Sen hiç asker bisküvisi yedin mi?

-Şey...yani evet, başçavuşum.

-İçinden hiç asker çıktı mı, ulan!

***

İKİNCİ DİL

Fare bir peynir kokusu duyup, kafasını dışarı uzatmıştı. Fakat bunun kedinin bir tuzağı olabileceğini düşünüp dışarı çıkmadı. Bekledi ve biraz sonra "miav" diye bir ses duydu. Ertesi gün de peynir kokusunu aldı ve "miav" sesini duydu, yerinden çıkmadı. Sonraki gün "hav hav" diye bir ses duydu ve kedinin ortalarda olmadığını anlayarak dışarı çıktı. Çıkmasıyla pençe yemesi bir oldu. Kedinin tuzağına düşmüştü. Kedi yerde baygın yatan fareyi yanındaki yavrusuna gösterip izahat verdi.. "Bak yavrum, sana demem ismiydim, ikinci lisan gibisi yok diye.."

***

 

SUÇLU 

Cezaevindeki mahkum bir arkadaşına : 
- Gardiyanlar konuşurken duydum. Yarın buraya adalet bakanı geliyormuş!
Beriki heyecanla atılmış:
- Vay canına suçu neymiş?

***

İNSANCA BAKIYOR

Gardiyan mahkuma sormuş:
- Hangi gözümün takma olduğunu bilirsen seni hücre cezasından kurtarabilirim.
Mahkum :
- Sol gözünüz takmadır.
- Nereden bildin?
- İnsanca bakıyor da, demiş...

***

BORU YETMEMİŞ

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog, antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şey ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden bir metre kadar yukarda, altındaki dizili tasların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma baslar.

Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış. "

Fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş."

Jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış."

Matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış."

Antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş. "

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir:

"Boru yetmedi."

***

HERKES GÜVERTEYE
     

Okyanusta büyük bir gemi hızla ilerliyorken, bir an gemi kaptanı herkesi güverteye çağırmış. Herkes güverteye toplanınca:
 - "Size bir kötü bir de iyi haberim var" demiş. "Hangisi ile başlayayım?"
- "İyi olanla" demiş yolcular...
- "11 dalda Oscar kazanacağız..."

***


ÖNCE KAÇANLAR

Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi aralarında,
- "Şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına gelmiş mi." demişler...
Bunun üzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüşler ve,

- "Buyrun beyler, yiyiniz." demişler...
Delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya girmiş,
- "Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor!"

 

MOTOR

Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey'ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey'e dönerek:
- "Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım!!. Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?"
Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş:
- "BUNLARIN HEPSİNİ MOTOR ÇALIŞIYORKEN YAPMAYI DENESENİZE!!!"

***     

BALE

Temel ilk kez baleye gitmiş. Parmaklarının uçlarında dans eden kızlara bakmış, bakmış VE:
- "Taha uzun poylu kizlaru seçselerdu ya!" demiş...

***


ÇOK ÖZEL

Temel birgün keçinin boynuna tasma takmış gezdiriyormuş. Arkadaşı Dursun yolda onu görüp:
- Ula Temel Napiysin ?...
- Ula cörmiymisin Çöpeğimi cezdurayrum Dursun kardeşim...
- Ula Temel bunun boynuzlari var....
- Valla ben onin özel hayatina karişmayrum...

***     

ÜÇ DİL

Temel ile Dursun Sultanahmette gezinirken bir turist gelip kendilerine bir adres sorar. Turist ingilizce, almanca ve Fransızca sorar fakat bizim lazlar anlamaz...
- Ula dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti
- Ula neye yarayacak ki bak adam üç dil biliyor yine derdini anlatamıyo...

***     

YARATICI AVUKAT

Avukat hırsızlıkla suçlanan müvekkilini yaratıcı bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir. Avukat Yargıca hitaben;
- "Müvekkilim, arabanın camından içeri sadece kolunu sokup çantayı almıştır. Müvekkilimin kolu, muvekkilimin bizzat kendisi değildir. Sadece bir kol tarafından işlenen bir suç için niye bütün bir kişiyi cezalandırıyorsunuz." der...
Yargıç , gülümseyerek;
- "Peki o zaman aynı mantıkla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yıl hapse mahküm ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eşlik edebilir." der...
Müvekkil gülümser. Avukatın yardımıyla müvekkilin takma kolunu çıkartırlar ve dönüp giderler...

***     

BİLGİSAYAR MÜHENDİSİ

Bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir de bilgisayar mühendisi binmişler bir arabaya gidiyorlar. Yolun yarısına geldiklerinde araba bozuluyor ve makine mühendisi;
- "Ben hallederim" deyip yatıyor arabanın altına, bir kaç yere çekiç vuruyor, vida sıkıyor falan, biniyorlar arabaya, hâlâ bozuk. Bu sefer elektrik mühendisi hemen atlıyor,
- "Bana bırakın" diye... Kabloları kontrol ediyor, elektrik aksamına bakıyor biniyorlar arabaya ama tık yok gene. Makine ve elektrik mühendisi bilgisayar mühendisine dönüyorlar. sıranın kendisine geldiğini anlayan bilgisayar mühendisi:

- "Eee.. şey... arabadan çıkıp bir daha girsek?"

***     

KAŞINTI

Adam melon şapkasının üzerinden kafasının kaşımaya çalışan bir başka adam görmüş ve yanına giderek:
- Afedersiniz, siz Laz mısınız?
- Evet, neden sordun?
- Şapkanızın üzerinden kafanızı kaşımaya çalışıyordunuz da.
- Ne olmuş yani?! Sen kıçın kaşınınca pantalonunu mu çıkarıyorsun?

***

BİR CİNAYET DAVASI

Mahkemede bir cinayet davası görülüyordu. Adamın katil olduğu hemen hemen kesindi, bunu gören davalı avukatınin aklına bir şeytanlık geldi.
"Bayanlar baylar... hepinize bir sürprizim var" diyerek saatine baktı...
"Tam bir dakika sonra, müvekkilim tarafından oldurulduğu iddia edilen kişi bu mahkeme salonundan içeri girecek..."
Bunun üzerine hakim, seyirciler, butun kafalar mahkeme salonunun kapısına döndü... 1 dakika geçti... Hiçbir şey olmadı... Bunun ardından avukat:
 "Bakın..." dedi.." Ortaya bu iddiayi attım ve hepiniz heyecan içinde kapıya bakıp 1 dakika boyunca beklediniz. Bu gösteriyor ki gerçekten ortada bir olu olduğuna ve dolayısıyla müvekkilimin katil olduğuna sizler tamamıyla inanmış değilsiniz..."
Bu sözün ardından hâkim kararını açıkladı ve adamı suçlu buldu...
Avukat şok içinde:
"Ama nasıl olur? Az önceki gösteriden hepiniz etkilendiniz... Hepinizin kapıya baktığını gördüm!"
Hâkim:
"Evet doğru... Hepimiz baktık" dedi... "Ama müvekkiliniz bakmamıştı!"

***     

ŞANS

Laz kola otomatiğine gitmiş, para atıp düğmeye basmış ve kolasını almış. Bir para daha atmış, yine düğmeye basmış ve yine kolasını almış. Bunun üzerine heyecanla arkadaşlarının yanına gitmiş ve :
     
- Çabuk bütün bozuk paralarınızı verin, bugün şansım çok iyi!

***     

MECNUN

Temel Fadime'yle tiyatro gişesine gitmiş:
 - Pize içi pilet lütfen.
 - Leyla ile Mecnun için mi?
 - Hayir Fadime'yle penum için.

***     

REÇETE

Lazın eczanesine eli silahlı, yüzü kadın çoraplı iki soyguncu girmiş ve ellerindeki silahi Laza doğrultup:
- Çabuk kasadaki her şeyi ver !
- Özür dilerim, reçetesiz hiçbir şey vermiyoruz

 

ÖMÜR SERMAYESİ TÜKENİYOR...
 
 









BİR AYET-BİR HADİS-BİR DUA
 


 
 
Bugün 39 ziyaretçi (102 klik) kişi burdaydı!

MERHABA... DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ OSMAN YALÇINTAŞ'IN WEB SİTESİNE HOŞGELDİNİZ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol