MERHABA... DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ OSMAN YALÇINTAŞ'IN WEB SİTESİNE HOŞGELDİNİZ

   
 
  EVLİLİK REHBERİ-2

EVLİLİKLE İLGİLİ MESELELER

 

Nikah nasıl kıyılır

Nikahla ilgili sorular

Mehr nedir?

Müt’a nikahı haramdır

Eşini kıskanmak

Çeşitli hükümler

Hurmet-i musâhere nedir?

Tüp bebek

Çocuğun kan grubunun ana babasınınkine benzemesi

Gelin kaynana meselesi

Ana-baba ve gelin

Yalan söylemenin caiz olduğu yerler

Lohusalık döneminde dışarı çıkılmaz mı?

Söz mü, iş mi, niyet mi?

Aile bağlarını yıkmak için

Evlilikle ilgili çeşitli konu ve sorular

 

 

Nikah nasıl kıyılır

Nikah şöyle kıyılır:

Nikah yapacak efendi, önce zevcenin adını, Mesela Fatıma bint-i Ahmed yazar.

Sonra zevcenin vekilini, Mesela Ali bin Zeyd yazar.

Sonra iki erkek şahidin adını yazar. Sonra zevcin adını, Mesela Ömer bin Hüseyin diye yazar.

Sonra, zevc yoksa zevcin vekilinin adını yazar.

Sonra, iki tarafa sorarak, uyuştukları mehr-i müecceli ve mehr-i muacceli yazar.

Sonra, istiğfar okur. Euzü Besmele okur.

(Elhamdü lillahillezi zevvecel ervaha bil eşbah ve ehallennikaha ve harremessifah. Vessalatü vesselamü ala resulina Muhammedinillezi beyyene-l-harame ve-l-mubah ve ala Alihi ve Eshabi-hillezine hüm ehlüssalahi velfelah) der.

 

Euzü Besmele çekip, Nur suresinin otuzikinci âyetini okur. (Sadakallahülazim) deyip, kale Resulullah, (En-nikahü sünneti femen ragibe an sünneti feleyse minni) sadaka Resulullah. (Bismillahi ve ala sünnet-i resulillah).

 

Sonra zevcenin vekiline dönüp:

Allahü teâlânın emr-i şerifi ile ve Peygamberimiz Hz. Muhammeden-il Mustafa efendimizin sünnet-i seniyyesi ile ve amelde mezhebimizin imamı, imam-ı a’zam Ebu Hanife hazretlerinin ictihadı ile ve hazır olan Müslümanların şehadetleri ile, vekili olduğun Fatıma bint-i Ahmedi, şu kadar altın mehr-i müeccel ve şu kadar altın muaccel ile, talibi olan Ömer bin Hüseyine tezvice, vekaletin hasebi ile, verdin mi der.

 

Sonra zevcin vekiline dönüp, yine (Bismillahi ve ala)dan başlayıp okur. Sen dahi, Fatıma bint-i Ahmedi, şu kadar altın mehr-i müeccel ve aralarında malum olan mehr-i muaccel ile, vekili olduğun Ömer bin Hüseyine, vekaletin hasebi ile, aldın mı? der.

[Zevcin kendisi varsa, bunları kendisine sorar.]

 

Her ikisine üçer kere sorar ve cevap alır. Ben dahi akd-i nikah ettim der. Sonra, şu duayı okur:

 

(Allahümmecal hazel akte meymunen mubareken vecal beyne-hüma ülfeten ve mehabbeten ve karara ve la tecal beyne-hüma nefreten ve fitneten ve firara. Allahümme ellif beynehüma kema ellefte beyne Ademe ve Havva. Ve kema ellefte beyne Muhammedin ve Hadice-tel-kübra ve Aişe-te ümm-il müminine . Ve beyne Aliyyin ve Fatıma-tez-zehra. Allahümme ati le-hüma evladen salihan ve ömren tavilen ve rızkan vasian. Rabbena heb lena min ezvacina ve zürriyatina kurrete ayünin vecalna lil müttekine imama. Rabbena atina fiddünya haseneten ve fil ahireti haseneten ve kına azabennar. Sübhane rabbike rabbilızzeti amma yesıfun ve selamün alel mürselin velhamdülillahi rabbilaleminel fatiha).

 

Nikahla ilgili sorular

 

Kızla erkek varken, ikisinin babası şahit olsa nikah sahih mi?

CEVAP

Evet.

 

Şafiide, nikah için iki şahit yanında mı kadın vekalet verir?

CEVAP

Evet. Nikah için iki şahit yanında vekalet almak lazım.

 

Nikahta kız ve erkeğe üçer defa nasıl sorulur?

CEVAP

Her ikisine ayrı ayrı üç kere sorulur.

 

Kızla erkek beraber nikah kıyarken, sadece ikisinin babası şahit olabilir mi?

CEVAP

Evet.

 

Nikahın hangi mezhebe göre kıyıldığını bilmek lazım mı?

CEVAP

Hayır. Kıyanın bilmesi kâfi. İki tarafın da bilmesi iyidir.

 

Farklı mezheptekilerin nikahı, iki mezhebe uygun mu kıyılır?

CEVAP

Bir mezhebe uygun olması kâfidir.

 

Şafii, nikahta salih şahit bulamazsa, Hanefiyi taklit eder mi?

CEVAP

Salih insan bulunmazsa, Hanefi taklit edilir.

 

Kocası ile Şafiiye göre nikahlanması gereken hanım, velilerden izin alma imkanı yoksa, Hanefiyi taklit etse, caiz mi?

CEVAP

Evet.

 

Şafiiye göre nikahlanmam lazım. Hanımın velileri fasıktır. Hanım salih birini veli tayin edebilir mi?

CEVAP

Evet.

 

Karı-koca nikah için aynı kişiye vekalet verebilir mi?

CEVAP

Evet.

 

Kızın vekaletini alıp, birinin yanında bir erkeğe nikahladım. Ben şahit yerine de geçer miyim?

CEVAP

Evet.

 

Şafiide, fasığın tövbe edip nikah şahitliği yapması caiz mi?

CEVAP

Salih şahit bulunmazsa, bildirilen hile-i şeriyye caiz olur. Fakat tövbenin şartlarına uymak gerekir.

 

Şafiide, hiç veli yoksa, nikahta, birini veli tayin etmek caiz mi?

CEVAP

Evet.

 

Evlenecek çocuk, babasının yanında çekindiği için, babası vekaleten konuşuyor. Asıl var iken, vekilin nikah kıyması caiz mi?

CEVAP

Evet.

 

Nikahta, üvey kızına, kızım dense, nikah sahih olur mu?

CEVAP

Evet.

 

Nikahta şahidin biri yoksa, birine telefonla söylense caiz mi?

CEVAP

Şahitlerin bir arada bulunması lazımdır.

 

Nikahta vekalet verilirken şartlar nelerdir?

CEVAP

Hiç bir şartı yok. (Beni falanca ile evlendirmek üzere seni vekil ettim) demek yeterlidir. Vekil edilen kişinin illa kızın mahremi olması gerekmez. 

 

Nikah yaparken gelin, damat ve iki şahit olması yeterli mi? Yani bir de nikahı kıyan kişi mi gerekir?

CEVAP

Evet iki şahit yeterli. Şahitlerden biri nikahı kıyar. Ama gelini oraya getirmek uygun olmaz. Damat veya şahitlerden biri gelinin vekili olmalıdır.

 

Nikah ahdini kağıda yazmak şart mıdır?

CEVAP

Şart değildir, yazılırsa iyi olur.

 

Bu ahdi yazarken mehr miktarı belirtilmeli midir?

CEVAP

Elbette bildirilmelidir. İleride ayrılık olur bir şey olur lazım olur.

 

Şahitler gelinin ve damadın şahidi diye ayrılmalı mıdır?

CEVAP

Öyle bir şey yok. Sadece şahitler gelini ve damadı tanımış olmaları yeterlidir.

 

Dini nikahım yapılacak. Kayınpederim emekli imam olduğu için nikahı kendi kıymak istiyor. Kayınpederim vekil olduğu için aynı zamanda nikahımızı kıyabilir mi?

CEVAP

Kıydırır elbette. Bir kişi daha olsa yeter. Mesela sizin de babanız olsa yeter. Başka şahide ihtiyaç yoktur. Olursa mahzuru olmaz.

 

Kayınpederim, düğünün erkek kadın karışık düğün salonunda yapılmasında ısrar ediyor. Salonda yapılan düğünden sonra dini nikah yapılsa uygun olur mu?

CEVAP:

Günahı size olmaz. Nikahtan önce tövbe edilip nikah yapılır.

 

Düğünde çalgı çalmak eğlenmek günah mıdır?

CEVAP

Düğünde kadınların def çalıp oynaması caizdir. Düğünü duyurmak için davul çalmak da caizdir. Diğer müzik aletlerini çalmak caiz değildir. Haram işlemeden eğlenmek günah değildir.

 

Bir düğünde eğer çalgı çalınıyorsa oraya gidilmez mi?

CEVAP

Mecburiyet yoksa gidilmez.


İki bayram arası nikah olmaz deniyor bu doğru mu?

CEVAP

İki bayram arası nikah olur. Bir bayram günü cumaya rastlamıştı. Bayram namazından çıkıp cumaya gelene kadar pek çok zaman olmadığı için, iki bayram (Yani bayram ve cuma) arasında nikahla uğraşmayın denilmişti. Yoksa Aişe validemizin nikahı da iki bayram arasında kıyıldı. Düşünülürse iki bayram arası olmayan gün yoktur. Ramazan bayramı ile Kurban bayramı arası veya kurban bayramı ile ramazan bayramı arası. Yani bir senenin bir kısmı Ramazan bayramı ile Kurban bayramı arasıdır, bir kısmı da kurban bayramı ile Ramazan bayramı arasıdır.

 

Büluğ çağına gelmiş iki çift kendi aralarında nikah yapabilirler mi? Okullarından sonra kesinlikle evlenmeyi düşünen iki genç bu konuyu ailelerine açamıyorsa daha fazla günah işlememek için birbirlerine söz vererek nikah yapabilirler mi?

CEVAP

Şahitsiz nikah olmaz. İki erkek şahit yanında olur. Şahitlerin akraba olması da lazım değildir. Sokaktan tutulan iki kişi de olur.

 

Bir kız dinimizde anne ve babasından izinsiz evlenebilir mi?

CEVAP

Evet. Hanefi mezhebinde ana babanın rızası şart değil. Diğer mezheplerde şarttır.

 

Evlilik esnasında mecbur kaldığımdan dolayı manevi yönünü bilmediğim ve güvenemediğim hoca lakaplı bir şahsa dini nikah kıydırdım, daha sonra içime kuşku düştü (nikahım hususunda) ve hâlâ kuşkuluyum, ne yapmam gerekir veya ne önerirsiniz?

CEVAP

Kuşkuya gerek yok. Çünkü iki erkek şahit bulunması yeterlidir. Hocanın olması gerekmez. Dini nikah çok kolay. İki erkek şahit yanında, ben bu hanımla evlendim, o da ben bu beyle evlendim dese nikah kıyılmış olur. Onun için şüpheye lüzum yok.

 

Gayr-ı sahih nikahlı, tecdid-i nikah yapsa, nikahlanmış olur mu?

CEVAP

Evet. Sahih nikahın sakatlanması ihtimaline karşı da, iki şahit yanında tecdid-i nikah lazım.

 

Düğünde gelen hediyeler kimindir?

CEVAP

Kadına mahsus olan eşya kadınındır. Müşterek eşya erkeğindir. Sünnet çocuğuna gelen hediyeler de böyledir.

 

Almanya’da ilticacı olarak bulunan bir arkadaş var kendisi şafii mezhebinde ve ilk defa evleniyor. Onun anlattığına göre Şafii mezhebinde babanın nikahta olması lazım imiş. Babasının buraya gelme ihtimali yok. Onun üzerine bana nasıl hareket etmesi gerektiğini sordu. Ben de bir bilene soralım, sana söylerim dedim. Şimdi bizim ne yapmamız lazım?

CEVAP

Tam İlmihalde diyor ki: Şafiide nikahın doğru olması için, birinci şart, baliga olan kıza da velinin izin vermesi lazımdır. Veli, erkek akrabadır. Veli bu üç mezhepte babadır. Baba yoksa, babanın babası ve onun babasıdır. Bunlardan sonra, erkek kardeştir. Bundan sonra, erkek kardeş oğlu, sonra onun oğludur. Sonra amca, sonra amca oğlu ve onun oğludur. Bunlar yoksa, kadı [yani Kur'an-ı kerime göre yaşayan adil bir hakim] veli olur. Bu velilerden birisini bulamazsa, orada Salih bir arkadaşı veli tayin eder. Şafiide, şahitlerin erkek olması ve fıskları belli olmaması şarttır. Yani namaz kılan, karısı ve kızı açık olmayan müslüman olması gerekir. Bunları yapamazsa, Hanefi mezhebini taklit ederse mesele kalmaz. Yani Hanefiye göre nikah yaparlar.

 

Cuma günü hem söz, hem de dini nikah kıyılacak. Bir mahzuru var mı?

CEVAP

Bir mahzuru yok.

 

Mehr nedir?

Mehr nedir? Dinimizde mehrin önemi nedir?

CEVAP

Mehr, erkeğin evlenirken kıza vermesi gereken altın, mal veya bir menfaattir. Mehrin altın olması şart değildir. Herhangi bir mal [ev, apartman, bağ, araba, fabrika] veya bir menfaat de olabilir. Mehr olarak Kur’an-ı kerim öğretmeyi istemek de caizdir. (Ukud-üd-dürriyye)

Mehr iki kısımdır. Mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel. Her iki mehr, nikahta bildirilmedi ise, Mehr-i misil verilmesi gerekir. Kadının baba tarafından akrabasına verilen kadar verir.

Mehr-i muaccel: Acele verilmesi gereken mehr demektir. Nikah yapılınca, verilmesi vacip olur. Zifaftan veya halvetten önce verilir. Mehr-i muacceli geciktirmek caiz değildir. Hanım ayrılmaya sebep olan bir şey yaparsa, mesela mürted olursa, hurmet-i musâhere’ye sebep olursa, mehr-i muaccel verilmez. Erkek boşarsa veya ayrılığa sebep olanı yaparsa, yarısı verilir.

Mehr-i müeccel: Hemen verilmeyip daha sonra verilmesi gereken mehr demektir. Halvet olmuşsa veya ikisinden biri ölmüşse, mehr-i müeccelin verilmesi vacip olur. Hanımının istediği zamanda verilir. Eğer istemedi ise, ikisinden biri ölünce, verilmesi vaciptir. Hanım ölünce, kocası, hanımının varislerine verir. Kocası ölünce, mirasından hanımına verilir. Mehrin başlık parası ile ilgisi yoktur. Başlık parası almak haramdır.

 

Boşanma hâlinde mehr

Boşanma hâlinde, zifaf veya halvet olmuşsa, müeccel mehrin tamamı, olmamışsa yarısı verilir. Bir âyet-i kerime meali: (El dokunmadan boşadığınız kadınlara, mehrin yarısını veriniz!) [Bekara 237]

Nikah kıyılırken mehr söylenip de, ne kadarı muaccel olduğu bildirilmedi ise, âdete ve hanımının emsaline göre, söylenilenin bir miktarı muaccel olur. Nikah kıyılırken, mehr-i müeccelin belli bir tarihte ödenmesini şart etmek caizdir. Boşanma hâlinde, mehrin ödeme tarihi beklenir. Ödeme tarihi belli değilse, boşarken hemen ödenir. (Fetava-yı Hindiyye)

 

Boşadığı kadına mehrini ödememek kul hakkıdır. Ödemezse, ahirette azabı çok şiddetlidir.

İslamiyette mehr parası, evlenmek için değildir. Evliliğin düzenli, mutlu olarak devam etmesi, kadının hak ve hürriyetlerinin korunması, din cahili huysuz erkeğin elinde oyuncak olmaması içindir. Mehr parasını vermek ve çocukların nafaka paralarını her ay ödemek korkusundan, erkek, hanımını boşayamaz. Bu korkunun olmadığı yerlerde, mahkemeler boşanma davaları ile dolup taşar. Bunun için, evlenecek kızın, İslamın güzel ahlâkını ve kadına verdiği kıymeti bilen ve bunlara önem veren erkekten az miktarda, böyle olmayandan ise, fazla miktarda mehr istemesi efdaldir.

 

Mehr parası, kadın için bir sigorta sayılır. Erkeğin zor ödeyeceği veya hiç veremeyeceği bir mehr ile evlenen kadını, erkek boşayamaz. Boşarsa, maddi hayatı felce uğrar. Mehr vermek korkusu, erkeğin iyi geçinmesine de sebep olur. Şayet erkek, mehr parasını verir de, hanımından ayrılırsa, hanımın kimsesi de yoksa, bu mehr parası ile geçinme imkanı bulabilir. İmkanı olan erkeğin, saliha kız veya kadına çok mehr vermesi iyi olur. Habeş imparatoru Necaşi, Ümm-i Habibe [validemiz] ile Peygamber efendimizin nikahlarını kıyınca, mehr olarak yaklaşık 2 kilo altın vermişti. (Nesai)

 

Mehr biçilmeden yapılan nikah da sahihtir. Fakat daha sonra mehr-i misil vermek gerekir. Mehrin çoğunun bir sınırı yoktur. Fakat en azı, 5 gram altındır. (Beyheki)

 

Bir kız veya kadın, nikahı kıyılırken, (Benimki mehrsiz olsun) diyemez. Fakat mehr tespit edildikten sonra, almadan da kocasına bağışlayabilir. (Hidaye) Bağışlaması ise çok sevaptır.

 

Mehr vermek vaciptir

Mutlaka mehr vermelidir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Kadınlara mehrlerini gönül rızası ile verin; kendi arzuları ile mehrin bir kısmını size hediye ederlerse, onu da afiyetle yersiniz.) [Nisa 4]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Mehr vermemek niyeti ile nikahlanan, kıyamette hırsızlarla haşrolur.) [R.Nasıhin]

(Mehr olarak, demir bir yüzük olsa da verin!) [Müslim]

(Mehr parası hayırlı maldır.) [Deylemi]

Salih biri ile evlenen kız, fazla mehr istememelidir. Hadis-i şerifte, (En iyi mehr kolay ödenendir. Mehrde kolaylık gösterin. Çok mehr istemek düşmanlığa sebeptir) buyuruldu. [Abdurrezzâk]

Hz. Ömer buyurdu ki: (Çok mehr istemeyin. Eğer fazla mehr almak bir fazilet olsaydı, Resulullah bunu yapardı. Hâlbuki O, hiçbir hanımına 12 ukye’den [38 altından] fazla mehr vermedi, kızlarının mehri de bu kadardı.) (Tirmizi)

Bir kadının mehri, bir çift ayakkabı idi. Peygamber efendimiz, bu kadının mehrinden memnun olup olmadığını sordu. Kadının memnun olduğu bildirilince, Peygamber efendimiz de sevindi. (Tirmizi)

 

Mehr ne oluyor, bir miktarı var mı?

CEVAP

Evlenirken erkeğin kadına verdiği para veya maldır. Bu başlık parası değildir. Kadınların hakkıdır. Mesela bir ev olur, bir bahçe olur, 100 altın olur. Erkek karısını boşadığı zaman kadın ortada kalmaz. Dinimiz kadına bu hakkı vermiştir.

Hanımından ayrılan erkeğin, hanımının mehrini vermesi gerekir. Mehr kul hakkıdır. Peygamber efendimiz, günahları, haramları sayarken buyuruyor ki:

(Hevesi geçince hanımını bırakıp mehrini vermemek. Çalıştırdığı işçiye ücretini vermemek. Zararsız hayvanı sebepsiz öldürmek.) [Hakim]

 

Mehirsiz nikah olur mu?

CEVAP

Mehr söylenmeden yapılan nikah da sahihtir. Fakat evlendikten sonra da erkeğin hanımına Mehr-i misil vermesi gerekir. Mehrin en azı 1 miskal altındır. Hadis-i şerifte, (On dirhem gümüşten [1miskal altından] daha az mehr olmaz) buyuruldu. (Beyheki) [Bir miskal, 4.8 gr.dır.]

Mehrin illa altın veya gümüş olması şart değildir. Kâğıt para, herhangi bir mal veya menfaat de olabilir. Mesela çamaşır makinesi, bahçe, ev olabilir. (M. Erbea)

Bir kadın evlenirken, (Benim nikahım mehirsiz olsun) diyemez. Bir mehirde anlaşılır. Bu mehir kadının hakkı olduktan sonra, henüz almadan da kocasına bağışlayabilir. (Hidaye)

Bir hadis-i şerifte, (Mehr vermemek niyetiyle nikah yapan, kıyamette hırsızlar arasında haşrolur) buyuruldu. (R.Nasıhin)

 

Düğünden önce, kıza verilen bilezik, nikahta mehrden söz edilmemişse, mehr yerine geçer mi?

CEVAP

Evet.

 

Mehr olarak altından başka şey istemek caiz midir? Mesela bir ev istemek caiz olur mu?

CEVAP

Caizdir. Mehr, evlenecek erkeğin, vereceği altın, gümüş, kâğıt para veya herhangi bir mal yahut bir menfaat demektir. (M.Erbea)

 

Zifaftan önce hanım, mehrini bana helal etti. Yarısını mı hediye etmiş oldu?

CEVAP

Tahsis etmedi ise, hepsini hediye etmiş demektir.

 

Zevce, (Ben nafaka istemem. Sana helal ettim) dese, sahih olur mu? Nafakayı aldıktan sonra mı hediye etmek lazımdır?

CEVAP

Sahih olur. Hayır.

 

Dul kadınla evlenen mehr verir mi?

CEVAP

Evet.

 

Nikahta kadın (Mehr olarak beni hacca götür) dese caiz mi?

CEVAP

Caiz ise de, dememesi iyidir.

 

Erkek ölünce mehr-i müeccelini hanımına vermek lazım mı?

CEVAP

Evet.

 

Hanım, mehrini almadan kocasına hediye edebilir mi?

CEVAP

Evet edebilir ve iyi olur.

 

Almıyorum dedikten sonra haram olsun demesi ile haram olur mu?

CEVAP

Helal ettikten sonra artık onu diyemez, dese de geçersizdir.

 

Müt’a nikahı haramdır

Dinimizde "müt'a" nikahı var mı?

CEVAP

Müt'a nikahı dört mezhepte de haramdır. Müt'a nikahı, şahitsiz olarak bir kadına belli para verip, belli zaman için beraber yaşamayı sözleşmek demektir. Müt'a nikahının haram olduğunda bütün âlimlerin sözbirliği bulunduğu, (Mizân-ül-kübrâ)da ve (İbni Âbidin)de yazılıdır.

 

İmam-ı Taberani bildiriyor ki, Abdullah ibni Abbas (Müt'a nikahı önce helal idi. Fakat, (Analarınız, size haramdır) mealindeki âyet-i kerime geldikten sonra, haram edildi. Müminun suresinin (Ancak zevceleriniz ve sahip olduğunuz câriyeleriniz helâldir) meâlindeki âyet-i kerimesi, müt'a nikahının haram edildiğini kuvvetle bildiriyor. Çünkü, bu âyetten yalnız zevcelerin ve cariyelerin helal olup, başkalarının haram olduğu anlaşılmaktadır) demiştir.

 

Müt'a nikahının haram olduğunu, Hz. Ali de içinde olmak üzere, birçok Sahâbi-yi kiram bildirmiştir. Buhariyi şerif kitabında (Hz. Ali, Abdullah ibni Abbasa, Resulullah, Hayber gazâsında, müt'a nikahını ve eşek eti yemesini yasak etti, buyurmuştur) yazılıdır. Bundan başka, (Müslim-i şerif) kitabında ve İbni Mâcenin kitabında, Peygamber efendimizin (Ey müslümanlar! Kadınlar ile müt'a nikahı yapmanıza izin vermiştim. Fakat, şimdi bunu, Allahü teâlâ haram etti. Kimin yanında böyle kadın varsa, onu salıversin ve ona vermiş olduğu malı geri almasın!) buyurduğu yazılıdır.

 

Bütün tefsirler ve fıkıh kitapları diyor ki, Nisâ suresi, 24.âyetinin (İstimta' ettiğiniz kadınların ücretini veriniz) meâl-i âlisi, müt'a nikahı için değildir. Nikahtaki mehr parasını vermek içindir. Mesela (Beydâvi tefsiri) ve bunun hâşiyesi (Şeyhzâde tefsiri) ikinci cilt, 26. sayfada, yukarıdaki âyetin tefsirinde buyuruyor ki:

(Bu âyet-i kerime, sahih olan nikahı bildirmektedir. Müt'a nikahının mubah olmasını göstermiyor. Nitekim mehr parasını emrediyor. Müt'a nikahı, önce mubâh olmuştu. Sonra yasak edildi. İslamiyette belli bir zaman için nikah yapmak yoktur.) [Müt’a nikahı hakkında geniş bilgi için, Eshâb-ı kiram ve İbni Sebeciler maddesine bakınız.]

 

Eşini kıskanmak

Karı-kocadan birinin eşini kıskanmasında bir sakınca var mıdır?

CEVAP

Bazı çevrelerde kıskanmayı ayıp gibi, çağ dışı gibi göstermeye çalışıyorlar. Gayur olmak, yani namusunu korumak için, meşru hudutlar içinde kıskançlık göstermek dinimizin emridir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Mümin gayur olur. Allahü teâlâ ise daha gayurdur.) [Müslim]

(Allahtan daha gayuru yoktur ve bunun için fuhşu yasaklamıştır.) [Buhari]

(Namus gayreti imandan, kadın-erkek bir arada eğlenmek de nifâktandır.) [Deylemi]

Namusunu kıskanmayana deyyus denir. Deyyuslar için hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, Cenneti yaratınca, “Cimri, sana giremez, deyyus senin kokunu bile duyamaz” buyurdu.) [Deylemi]

(İçki içene, ana-babasına âsi olan kimseye ve deyyusa, Cennete girmek haramdır.) [İ.Ahmed]

Bu büyük günahları işleyen kimsenin zerre kadar da olsa imanı varsa, günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete gider. Fakat günahlar insanı küfre sürüklediği için, bu günahlara devam etmek büyük felakete yol açar. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Bir an önce tövbe edip günahlardan sıyrılmalıdır. Tövbe eden, hiç günah işlememiş gibi olur. Kadının, kumasını da kıskanması normaldir. Fakat kıskançlığını açığa vurarak meşru sınırı aşmamalıdır. (Allahü teâlâ, kıskançlığı kadınlara ve cihâdı erkeklere yükledi. Hangi kadın, bu emre iman ederek sabrederse, şehid olan mücâhid kadar sevap kazanır) hadis-i şerifinde de, kadınların sabır göstermelerine işaret buyurulmaktadır. Kadın, hem kıskanacak, hem de buna katlanacaktır. İşte bu büyük fedâkârlık, erkeklerin cihadı gibi tutulmuştur.

 

Gayur olmakla haset etmek arasında ne fark vardır?

CEVAP

Haset, kıskanmak, çekememek demektir. Yani, Allahü teâlânın birisine vermiş olduğu nimetin ondan gitmesini istemek demektir. Ondan gitmesini istemeyip de, kendisinde de olmasını istemek, haset olmaz. Buna gıpta etmek, imrenmek denir. Gıpta güzel bir huydur. İslamiyetin ahkâmına, yani farzları yapmaya ve haramlardan sakınmaya riayet eden, gözeten salih kimseye gıpta edilmesi vaciptir. Dünya nimetleri için gıpta etmek tenzihen mekruh olur. Birisinde bulunan kötü, zararlı şeyin gitmesini istemek, gayret olur.  Gayret gösterene de gayur denir. Gayret, bir kimsede olan hakkına, onun başkasını ortak etmesini istememektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Mümin gayur olur. Allahü teâlâ ise daha gayurdur.) [Müslim]

(Namus gayreti imandandır.) [Deylemî]

Namusunu kıskanmayana deyyus denir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, cenneti yaratınca, “deyyus senin kokunu bile duyamaz” buyurdu.) [Deylemî]

Allahü teâlânın gayret etmesi, kulunun kötü, çirkin şey yapmasına razı olmamasıdır.

İnsanın Allahü teâlâya gayret etmesi, haram işlenmesini istememekle olur. 

Yusuf aleyhisselamın, (Sultanın yanında benim ismimi söyle!) demesi gayret-i ilâhiyyeye dokunarak, senelerce zindanda kalmasına sebep oldu. İbrahim aleyhisselamın, oğlu İsmail’in dünyaya gelmesine sevinmesi, gayret-i ilâhiye dokunarak, bunu kurban etmesi emrolundu. Allahü teâlânın çok sevdiklerine, bazı evliyaya böyle gayret etmesi çok vâki olmuştur.

Çeşitli hükümler

Evlilikle ilgili meselelerde diğer hak mezheplerimizdeki hükümler hakkında da bilgi verir misiniz?

CEVAP

İki kişinin yanında bir erkek, bir kıza, (Bu benim hanımım) dese, kız da bunu tasdik etse, üç mezhepte nikah sahih olur, Mâliki’de sahih olmaz.

 

Baba evlenmek isteyince, Hanefi’de ve Mâliki’de, oğlu babasını evlendirmeye mecbur değil ise de iyi olur. Şâfii ve Hanbeli’de, mecburdur.

 

Üç mezhepte şahitsiz nikah sahih olmaz ve gizli tutulmaları caiz olur. Mâliki’de, şahitsiz nikah sahih olur ise de, tanıdıklara duyurmak lazımdır.

 

Şâfii’de ve Hanbeli’de iki şahidin âdil erkek olmaları lazımdır. Hanefi’de bir erkekle iki kadın fâsıkın şahitlikleri ile sahih olur. Üç mezhepte, Müslüman erkekle zımminin nikahında iki şahidin Müslüman olmaları lazımdır. Hanefi’de, ikisi de zımmi olabilir.

 

Şâfii’de ve Hanbeli’de, tezvic veya nikah kelimelerini söylemek şarttır. Hanefi’de temliki bildiren her kelimeyi söylemekle sahih olur. Mâliki’de, Hanefi gibi ise de, mehri de söylemek lazımdır.

Hanbeli’de kadın ve velileri razı olunca, küfvün gayrısı ile evlenemez. Diğer üç mezhepte evlenebilir. [Küfüv, erkeğin kadına denk olması demektir.]

 

Şâfii’de, küfüv, nesepte, sanatta, dinde, ayıpsız olmakta ve hürriyette şarttır. Mâliki’de küfv yalnız dinde olur. Hanefi’de dinde, nesepte ve malda olur. Hanbeli’de dinde ve sanatta olur.

 

Zina eden kadınla evlenmek üç mezhepte caiz, Hanbeli’de, tövbe etmeden önce nikahı haramdır.

Cin ile evlenmek, Şâfii’de caiz, Hanefi’de caiz değildir. Cinlerin çoğalması gaz [hava] iledir. Bundan dolayı, cin ile evlenmek, hakiki evlenmek değildir.

 

Boşamayı mülke bağlamak, Hanefi ve Mâliki de caiz. Şâfii ve Hanbeli’de caiz değildir.

 

Hanbeli’de, bir kavilde her yaşta süt emen, süt kardeş olur. Şâfii’de, iki yaşından yukarı iken emen, süt kardeş olmaz. İmam-ı azama göre, 30 aydan, Maliki’ye göre 26 aydan sonra emen süt çocuğu olmaz.

 

Hanefi ve Mâliki’de bir defa, bir yudum emmekle süt kardeş olur. Şâfii’de ve Hanbeli’de ise ayrı ayrı 5 kere doya doya emmesi gerekir.

 

Hurmet-i musâhere nedir?       

Yayınlarınızdan bir kitapta, hurmet-i musâhereyi okudum. Bunun mahiyeti nedir?

CEVAP

Hurmet-i musâhere, herhangi bir kadına, unutarak ve yanılarak da olsa şehvetle dokunmakla hasıl olan durumdur.

 

Bir kadının herhangi bir yerine şehvetle dokunmak, unutarak ve yanılarak bile olsa, (Hurmet-i musâhere)ye sebep olur. Yani o kadının neseb ile ve süt ile olan anası ve kızları ile, torunları ile o erkeğin evlenmesi, kızın da, oğlanın oğlu ve torunları ile ve babası ile evlenmesi ebedi haram olur.

Mesela, bir erkek, kayınvalidesinin elini öperken şehvetlense, hurmet-i musâhere vaki olur. Hanımı kendisine ebedi haram olur. Bir gelin de kayınpederinin elini öperken veya başka şekilde dokununca şehvet hasıl olursa yine hurmet-i musâhere hasıl olur. Yani bu kadına kocası ebedi haram olur. Bir baba ile kızı veya torunu yahut bir anne ile oğlu veya torunu arasında hurmet-i musâhere olursa, karı-koca birbirine ebedi haram olur. (Bezzâziyye)

 

Şafii mezhebinde hurmet-i musâhere yoktur. Evli hanefiler arasında hurmet-i musâhere olursa, sadece nikah ve talakta Şafii mezhebine göre nikahlarını tazelemeleri gerekir.

Böyle bir ihtiyaç halinde başka bir mezhebi taklit caiz ve gerekir. (Hadika)

 

Bir anne oğlunu, bir baba kızını kucaklayıp sevebilir mi? Bir ölçüsü var mıdır?

CEVAP

Bir anne, büyük de olsa oğlunu kucaklayabilir. Ancak insanlık icabı, hiç düşünmediği hâlde, bir şehvet hâsıl olursa hurmet-i musâhere denilen durum ortaya çıkar. Kayınvalide de damadını kucaklarken şehvet hâsıl olursa yine hurmet-i musâhere olur. Anne ve kayınvalidede bir şey olmayıp oğlunda veya damadında şehvet hâsıl olursa yine hurmet-i musâhere olur. Yedi yaşından büyük, gösterişli kız ile de, hurmet-i musâhere olur. 15 yaşındaki kız, yüz yaşındaki dedesi ile de hurmet-i musâhere olabilir. Kızın ve ihtiyârların şehveti, kalbinin meyletmesi demektir.

 

Hurmet-i musâhere gibi herhangi bir tehlikeyi önlemek için, anne oğlunu, baba kızını severken dikkatli olmalıdır. Çocukların ana-babalarının ellerini öpmeleri kâfidir.

 

Hurmet-i musâhere, ana-baba ile olduğu gibi yabancı insanlarla da olur. Mesela herhangi bir yabancı kadına şehvetle dokunmak, unutarak veya yanılarak bile olsa, hurmet-i musâhereye sebep olur. Yani o kadının anası ile ve kızları ile o erkeğin evlenmesi Hanefi ve Hanbeli mezhebine göre haramdır. Bir kız da, bir erkeğe şehvetle dokunsa, o erkeğin babası ve oğlu ile evlenmesi haram olur.

 

80 yaşındaki deli ile de hurmet-i musâhere olur mu?

CEVAP

Evet.

 

Uzaktan bir akrabamın kızı ile evleniyorum. Evimize geldiklerinde annesinin elini mecburen öpmek zorunda kalıyorum. Hurmet-i musâhereden çok korkuyorum. Onun için, daha elimi uzatmadan kendimi iyice şartlandırıyorum. Kesinlikle şehevi bir şey hissetmemeliyim diye. Zaten normalde de böyle bir şeyi asla düşünemem. Tüm bunlara rağmen, annesinin elini öptüğümde hissetmişim gibi oluyor. Bazen hiç farkında bile olmuyorum ki daha sonra aklıma geliyor, böyle bir şey olmadığı için seviniyorum. Kendimi bu kadar zorlamama ve şartlandırmama rağmen hala şüpheleniyorsam acaba bu sadece vesvese midir? Bunu nasıl anlayabilirim? Şayet evlenirsem, bu durumda ne yapmalıyım? Eğer hurmet-i musâhere olduysa çare nedir? Ve, elini öpmekten kurtuluş olmadığına göre, hurmet-i musâhereden kurtulmanın bir yolu var mıdır efendim?

CEVAP

Sizinki vesvesedir. El öpmekle hemen hurmet-i musâhere olmaz. İyice şehvetlenmen lazımdır. Şayet öyle bir iş olursa, onun da kolayı vardır. Kendinizi sıkmanıza, vesvese etmenize gerek yoktur.

 

Hurmet-i musâhere olması için iki tarafın baliğ olması şart mı?

CEVAP

Şart değildir. Gösterişli olması büluğ gibidir.

 

(Unutarak da olsa hurmet-i musâhere olur) daki unutmak nedir?

CEVAP

Hurmet-i musâhereyi bildiği halde, hatırlamamak.

 

Elbise üzerinden dokunmakla hurmet-i musâhere olur mu?

CEVAP

Vücudun sıcaklığı hissedilecek derecede ince ise olur.

 

Hurmet-i musâherede, hanımın anneannesi, annesi gibi mi?

CEVAP

Evet.

 

Hanıma şehvetliyken kızım elimi tutsa, H.musâhere olur mu?

CEVAP

Hayır.

 

Hurmet-i musâhere için hanımın süt kızı, kendi kızım gibi mi?

CEVAP

Evet.

 

Hurmet-i musâhere şüphesiyle Şafiiyi taklit caiz olur mu?

CEVAP

Vesvese zamanında mezhep taklidine lüzum yoktur.

 

Hurmet-i musâhere olan kadınla, halvet de haram mı?

CEVAP

Elbette haramdır.

 

Hurmet-i musâhere sebebiyle Şafiiye göre nikahlanan, Şafiiye mi geçer, yoksa sadece nikah ve talakta mı taklid eder?

CEVAP

Sadece nikah ve talakta taklit eder.

 

Tüp bebek

 

Çocuğu olmayan karı-kocanın, tüp bebek usulü ile, çocuk sahibi olmaları caiz midir?

CEVAP

Allahü teâlâdan çocuk talep etmeyi teşvik buyuran hadis-i şerifler çoktur. Çocuğu olmayan karı-kocanın, Silsile-i aliyyeyi [Büyük islam âlimlerini] vasıta yaparak, dua etmeleri ve meşru sebeplere sarılmaları lazımdır. Karı-kocadan alınan materyaller, tüpte ilkâh vâki olduktan sonra, rahme konuyor. Buna (sun’i ilkâh) veya (tüp bebek) deniyor. Bu caizdir. Ancak, haram işlemeden yapılmalıdır. (İslam Ahlâkı)

 

Çocuksuz doktor, hanımından yumurta alıp, kendi spermi ile tüpte döllese caiz mi?

CEVAP

Evet caizdir.

 

İki evli doktor, çocuğu olmayan hanımına, ötekinden döllenmiş yumurta koysa, caiz mi?

CEVAP

Çocuk, ötekinin olacağı için lüzumsuzdur.

 

Tüp bebekte, materyal bazen yurt dışında olduğu gibi kiralık anneden alınsa veya tersine, kiralık baba yani sperm bankasından alınsa, çocuk piç mi olur?

CEVAP

Tüp bebek nikahlı karı kocadan olursa caizdir. Avrupa’daki gibi kiralık anneden veya sperm bankasından alınırsa çocuk piç olur.

Çocuğun kan grubunun ana babasınınkine benzemesi             

Bir çocuğun kan grubunun ana-babasına benzemediği de olur mu?

CEVAP

Çocuğun kan grubu, baba veya anasınınkine benzer. Bazen her ikisine de benzer veya her ikisine de benzemez. Eğer çocuğun kan grubu, ana-babasının kan grubundan başka türlü olmasaydı, yeryüzünde yalnız iki çeşit kan grubu bulunurdu. Çünkü bütün insanlar, bir erkekle bir kadından meydana gelmişlerdir.

Âdem aleyhisselamın kan grubu (A), Hz. Havva validemizin kan grubu (B) ise, (A) grubunda, (B) grubunda ve (AB) grubunda çocukları olacağı gibi, 0 (Sıfır) grubunda da çocukları olabilir. Çünkü A ve B nin yarısı 0 (Sıfır) genini taşır. Hamilelik, lohusalık, narkoz, radyoterapi ve arsenikli ilaçlar bazen kan grubunu değiştirir. Bir insanın kan grubu değişince anasının da, babasının da kan grubuna benzemeyebilir. Bu bakımdan aynı ana-babadan meydana gelen çocukların kan grupları iki çeşit değildir.

Kan grupları sistemler şeklinde incelenmektedir. Mesela, ABO, Rh sistemi gibi başka kan grubu sistemleri de bilinmektedir. Daha başka bilinmeyenlerin de bulunduğu söylenmektedir. Her kan grubu sistemi, diğer sistemlerden müstakil olarak çalışmaktadır. Tıbbi tatbikatta, yani hastalık ve tedaviyi ilgilendiren kan grubu uyuşmazlıklarında herkesin bildiği yukarıdaki ABO ve Rh sistemleri önemlidir.

 

Dört Çeşit Kan Grubu

ABO sisteminde dört çeşit kan grubu vardır:

1- Sıfır (0) grubunda, kişiler 0 ve 0 genlerini taşır ve homozigottur. (İki geni aynı.)

2- A grubundakinin genleri, A ve O dır. (Heterozigot, yani iki geni farklı veya A ve A dır. (Homozigot.)

3- B grubundakiler, ya B ve B dir. (Homozigot) veya B ve 0 dır. (Heterozigot.)

4- AB grubundakinin genleri ise, A ve B dir. (Heterozigot.)

Mesela, A grubundaki heterozigot bir spermin yarısı A, yarısı da 0 genini taşır. B grubundaki heterozigot yumurtanın yarısı B, yarısı da 0 genini taşır. Bu vasfa haiz kimseler, evlendiklerinde aşağıdaki şemada görüldüğü gibi, AB0 sisteminin dört grubunda da, yani A, B AB, 0 gruplarında da çocukları olabilir.

EŞLER             ÇOCUKLAR

1-  {A                 A0  -  A

       0                 B0  -  B

 

2-  {B                 AB  -  AB

       0                 00   -  0

Bunu açıklayalım!

1- Birinin A genini taşıyan yumurta veya sperm, diğerinin 0 genini taşıyan üreme elamanı ile bir embriyon yaparsa bundan A grubunda çocuk olur.

2- B geni 0 ile birleşince B grubunda,

3- A geni B geni ile birleşince AB grubunda,

4- 0 geni 0 geni ile birleşince 0 grubunda çocuk veya çocuklar olur.

Rh sisteminde de Rh (+) olan bir kimse, heterozigot ise, yani genlerinden biri (+), diğeri  (-) ise, kan grubu Rh (-) olan biri ile evlenince, çocukların kan grubu Rh (+) da olabilir, Rh (-) de olabilir.

Yukarıdaki sistemde genlerin A,B ve (+) genleri, 0 ve (-) genlere karşı baskın (Dominant) olup, onların özelliklerini örter. Diğer kan grubu sistemlerinde de durum böyledir.

 

Gelin kaynana meselesi

Bir çocuklu evli bir erkeğim. Hanımım kapalı ve namazını kılıyor. Fakat anam babam hanımımı istemiyorlar, hep ona hakaret ediyorlar. Ben de, hanıma anam babamla iyi geçin diyorum, anamı babamı üzgün görünce hanımıma kızıyor, vuruyorum. Baktım bu iş böyle gitmeyecek nihayet hanımı götürüp çocuğumla birlikte ana babasının evine bıraktım. Ne tavsiye edersiniz?

CEVAP

Kapalı ve namazını kılan bir hanım büyük nimettir. Nimetin kıymetini bilmezseniz elinizden çıkar.

Gelin kaynana meselesi yeni değildir. Bunun çözümü evler ayrı olmalıdır. Eğer gelin kaynana kavga ediyorlarsa hiç görüştürmemek daha uygun olur.

Ana babanın isteği ile hanım dövülmez, hanım bırakılmaz. Sizinki çok yanlış. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Bir mümin, hanımına kızmasın! Kötü huyu varsa, iyi huyu da olur.) [Müslim]

(Kadın, zayıf yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını görmemeye çalışın!) [İbni Lal]

(Müslümanların iman yönünden en üstünü, ahlâkı en güzel olanı, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranandır.) [Tirmizi]

(Müslümanların en iyisi, en faydalısı, hanımına en iyi, en faydalı olandır. Sizin aranızda hanımına karşı en iyi, en hayırlı, en faydalı olan benim.) [Nesâi]

(Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allahın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]

(Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) [R. Nasıhin]

(Hanımının ve çocuklarının haklarını ifa etmeyenin namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa]

(Haksız olarak hanımını dövenin, Kıyamette hasmı ben olurum. Hanımını döven, Allah ve Resulüne asi olur.) [R.Nasıhin]

Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak olmalıdır. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendini neşelendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir.

(İyi kadınlar, Allaha itaat eder ve kocalarının haklarını gözetir. Kocaları yokken, onların namuslarını ve mallarını, Allahın yardımı ile korurlar.) [Nisa 34]

 

Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü, uygun bir kadın büyük bir nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belâlara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükâfatlara kavuşur.) [İ.Gazali]

İyi müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek şarttır. Kur'an-ı kerimde de, (Onlarla iyi, güzel geçinin!) buyuruluyor. (Nisa 19)

 

Ana-baba ve gelin        

Toplumda gelin, kocasının ana-babasını ve diğer akrabalarını istemiyor. Damadın yanında oğlan tarafından bir kişi, iki gün kalabilirse, kız tarafından aylarca kalıyor. Bu adaletsizlik değil mi? Ceviz kabuğunu doldurmayan küçük bir şey, üzücü olaylara sebep oluyor. Daima gelin tarafına haklı gözü ile bakılıyor. Ortada damat kalıyor. Bu durum, damadı bunalıma sokuyor. Gelin, haklı bir sebep yokken, kocasının ana-babasını veya diğer akrabalarını eve sokmuyor. Gelseler bile, gelip gittikleri bir oluyor. Gelin, (Ben onlara bakmaya mecbur değilim) diyor. Dini yönden gelin, kocasının akrabasını eve sokmayabilir mi? Onun hakkı, erkek tarafın hakkından üstün mü? Kocasının ana-babasından birisi ihtiyarlayınca veya bakıma ihtiyacı olunca, bunlara kim bakacaktır? Peygamberimiz, (Ana-babanız sizin yanınızda ihtiyarladığı zaman onlara iyi muamele edin) buyurmadı mı? Toplumun kanayan yaralarından biri olan bu olaya kim neşter vuracaktır?

CEVAP

Dinimizde, erkek, hanım tarafının akrabalarını, gelin de, kocasının akrabalarını, eve almaya mecbur değildir. Fakat ben mecbur değilim diyerek eşinin akrabalarını, dolayısıyla eşini üzerse, o evde saadet olmaz. Bu bakımdan hanımını seven, onunla iyi geçinmek isteyen erkek, hanımın mahrem akrabalarının eve gelmesine mani olmaz. Gülü seven dikenine katlanır. Katlanması gerekir. Dostun dostlarını sevmek, düşmanlarına da düşman olmak gerekir.

Erkek, hanımının mahrem akrabalarını evine sokmazsa, hanımının bunları görmelerine ve konuşmalarına mani olamaz. Bunlardan salih olanlarına, haftada bir kere, gelip oturmaları için mani olmaması iyi olur.

 

Hanımın akrabaları

Hanımın salih olan akrabasını, misafir etmeli, onları iyi karşılamalıdır. Hanımının ana-babasının ellerini öpmeli, onlara yiyecek, içecek ikram etmelidir.Onlarla güzel güzel sohbet etmeli, emr-i maruf ve nehy-i münkerde bulunmalıdır. Uzak yerden gelmişlerse, "istediğiniz kadar kalın" demelidir. Onların kalplerini kazanmaya, hayırlı dualarını almaya çalışmalıdır. Kendisinin ve hanımının akrabasından fâsık olanlar, hanımının dinini, ahlâkını bozmak isteyenler varsa, onları evine almamalı ve onların evlerine gitmemelidir. Onlarla görüşmemeli ve hanımını da görüştürmemelidir. Fakat, onlara da ve hiç kimseye sert davranmamalı, münakaşa etmemeli, fitne çıkmasına sebep olmamalıdır. Din ve dünyalarına zarar gelecek şeylerden sakınmalıdır. Herkese karşı, güler yüzlü, tatlı dilli olmalıdır.

 

Kadınların kalpleri ince ve nazik olduğundan, birbirine haset edenleri çoktur. Bu bakımdan, bilhassa yeni evliler, uyanık olmalı, kadınların, hanımını çekiştirmesine aldanmamalı, böyle şeyler söylenmesine fırsat vermemeli, böyle sözlere kanıp hanımını incitmekten sakınmalıdır!

Annesi ve kız kardeşleri için hanımının söylediklerine karşı da uyanık olmalı, anaya yapılan eziyete hiçbir suretle göz yummamalıdır! Anasına, kendisi, hanımı ve çocukları, muhakkak saygı göstermelidir. Ana-babaya, kayın valide ve kayın pedere hürmet, hizmet edilmesi birinci vazife olmalıdır! Büyüklerin rızasını, duasını almaya çalışmalı, hayır dualarını, büyük kazanç bilmelidir. Bunlara riayet eden, dünyada da, ahirette de mutlu olur.

 

Hanımla iyi geçinmek

Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü, uygun bir kadın büyük bir nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değil, onun verdiği sıkıntılara da katlanmaktır. İyi müslüman olmak için hanımla iyi geçinmek şarttır. Kur'an-ı kerimde, (Onlarla iyi, güzel geçinin) buyuruldu. (Nisa 19)

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Müslümanların en iyisi, en faydalısı, hanımına en iyi, en faydalı olandır.) [Nesâi]

(Kadınlarınızı üzmeyin! Onlar, Allahın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak davranın, iyilik edin!) [Müslim]

(Hanımına güler yüzle bakan, bir köle azat etmiş gibi sevap kazanır.) [R.Nasihin]

 

Aklı olan karı-koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir. zâlim, huysuz kimsenin hayat arkadaşı devamlı üzülerek sinirleri bozulur. Sinir hastası olur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hasıl olur. Hayat arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuş, saadeti sona ermiş demektir. Eşinin hizmetinden, yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerini dinlemekle, ona doktor aramakla, ona, alışmamış olduğu hizmetleri yapmakla geçer. Bütün bu felaketlere, bitmeyen sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Dizlerini dövse de, ne yazık ki, bu pişmanlığının faydası olmaz. O hâlde, hayat arkadaşına yapılacak huysuzluğun, işkencenin zararı kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalıdır! Bunu yapabilen, rahat ve huzur içinde yaşar, Rabbinin rızasını da kazanır!

 

Haksız olan erkek mi, kadın mı?    

Yukarıdaki yazımız üzerine, hanıma kul olan bazı erkekler (!), (Hep hanımların hakkından bahsediyorsun, biraz da erkeklerin hakkından bahset! Hanım kendi akrabalarını eve alır, bizimkileri almaz. Koca hakkı mühim diye yaz) dediler.

 

Ben, her zaman erkeği hükümet, kadını da muhalefet olarak kabul ederim. Erkeğin, (Hanım, kendi akrabasını eve alıyor da, benimkileri koymuyor) demesi, hükümetin, (Muhalefet bize iş yaptırmıyor) demesine benzer. Hükümet icra kuvvetidir. Muhalefete danışmadan, hatta onun engellemesine rağmen, istediğini yapabilir. Hanımına (Sen benim akrabalarımı kabul etmiyorsun, ben de senin akrabalarının gelmesine razı olmam) diyemeyen erkeğin, suçu hanımına yüklemesi, affedilmez bir hatadır. Sevgi, saygı karşılıklı olur. Kadın, mecbur olmadığı şeyleri bir ihsân olarak yaparsa, erkek de ona elinden gelen iyiliği, fedakârlığı elbette yapar.

 

Hizmeti tercih

Annem, on yılı yatalak olmak üzere yirmi yıl hasta yattı. Hanım, mecbur olmadığı hâlde, gece gündüz yatalak anneme baktı. Hanım, bakmasaydı elbette annemi sokağa atamazdım. (Hanımını anasından üstün tutana Allah lanet etsin) hadis-i şerifini biliyordum. Hanım bakmasaydı, anneme kendim bakar, hanım da, istirahat etmek üzere babasının evine giderdi. Hanım da bunu bildiği için istirahat etmeyi düşünmedi, hizmeti tercih etti. Çünkü hanım, şu hadis-i şerifleri biliyordu:

(Kadın için en büyük hak sahibi kocası, erkeğin de anasıdır.) [Hakim]

(Koca hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibi sevaptır.) [Bezzar]

(Kadın, kocasının hakkını ödemedikçe, Allahın hakkını ödemiş olmaz.) [İ.Mace]

(Kocasına nankörlük etmeyen ve namaz kılan kadın Cennete girer.) [Şira]

Evet hanımı üzmek doğru değildir. Fakat onun yerli yersiz her dediğini yapmak da doğru değildir. Şu hadis-i şerifleri bilmek gerekir:

(Hanıma kul olan helak olur.) [İ.Gazali]

(Hanıma itaat pişmanlıktır.) [Kudai]

 

Kadın ne düşünmeli

Kadınların kötü yola düşmemesi için erkek, gerekli tedbirleri almalıdır! Yani kadın, (Eğer ben hainlik edersem, kocam beni belki bırakır) düşüncesinde olmalıdır! İyi kadın, yaptığı iyiliği kocasının başına kakmaz. Yiyip içme ve giyinme gibi hususlarda kocasını üzmez, yapamayacağı şeyi ondan istemez. Kocasının şerefini korur, her işte onun rızasını kazanıp gönlünü hoş etmeye çalışır ve onu üzmez. Peygamber efendimiz kızının ağladığını görüp sordu:

- Ya Fatıma, niçin ağlıyorsun?

- Kasıtsız söylediğim bir sözden dolayı beyimi üzdüğüm için ağlıyorum.

- Kızım, bilmez misin, Allahın rızası kocanın rızasına bağlıdır. Ne mutlu o kadına ki hep kocasının rızasını arar. Kadınlar için en üstün ibadet, kocasına itaattir. Kocasını razı eden kadın, istediği kapıdan Cennete girer. Kocasını üzen kadına, kocası razı oluncaya kadar, Allah lanet eder.) [R.Nasihin]

Bunları bilen erkek ve kadın, birbirini niçin üzsün?

Bir arkadaş anlattı: (Gelin, komşu kadınlarla rahat dedikodu yapabilmek için, bizim hanımı evine almak istemiyor. Oğluma "Anneni niçin evinize almıyorsunuz" dedim. O da "Hanım, annemi istemiyor, annem gelince, evimizin huzuru kaçıyor" dedi. Gelinin annesi gelince, eve huzur geliyor, kocasının annesi gelince, huzur kaçıyor. Şimdi kabahat gelinde değil mi?) Bu arkadaşa, "Kabahat, gelinde değil sizin çocukta" dedim. Bütün okuyucularımıza söylüyorum. Hükümetin kusurunu muhalefete yüklemeyelim.

 

Yalan söylemenin caiz olduğu yerler

Kadının kocasını idare etmek için yalan söylemesi caiz mi? Yalan söylemenin caiz olduğu başka haller de var mıdır?

CEVAP

Din düşmanlarının zararından korunmak veya müslümanları korumak için her zaman yalan söylemek caiz olur. Zâlimden, bir müslümanın bulunduğu yeri, malını, günahını saklamak da caizdir. İki müslümanın arasını bulmak için, malını korumak için, müslümanın sırrının, aybının meydana çıkmaması için ve bunlar gibi haramları önlemek için, yalan caiz olur. Ölmemek için leş yemeye benzer. Hz. Sevban, (Bir müslümana faydası dokunan veya bir müslümanın zararını kaldıran yalan, yalan sayılmaz) buyuruyor.

Kadın da kocasını idare etmek için yalan söyleyebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Erkek, hanımını, hanım da, kocasını idare etmek için yalan söylerse günah olmaz.) [Müslim]

İbni Erkam hazretleri, Hz.Ömere, (Hanım beni sevmiyor. Beni sevmeyen bir hanımla ben nasıl birlikte yaşarım) dedi. Hz.Ömer, kadına sordu:

- Kocana, "seni sevmiyorum" dedin mi?

- Evet dedim.

- Niçin?

- Bana yemin ettirdi. Ben de yalan söyleyemedim. Yoksa burada yalana izin var mıdır?

- Elbette burada yalan söylemeye izin vardır. Bir kadın, kocasını sevmese de, onu üzmemek için, yalan söylerse günah olmaz.

 

Lohusalık döneminde dışarı çıkılmaz mı?

Lohusalık döneminde dışarı çıkılmaz deniliyor. Dinen bir mahzuru var mıdır?

CEVAP

Bir şeyin tıbben zararı varsa dinen de zararı var demektir. Çünkü dinimizde tıp İslamiyetin bir şubesidir, bir koludur. Doyduktan sonra yemek yemek niye mahzurlu olsun. Vücuda zarar veriyorsa mahzuru var demektir. İşte bunun için haram edilmiştir.

 

Lohusalık döneminde, hastalığına bakmayıp sağda solda gezerse hastalığı artar. Bunun için ninelerimiz lohusayı dışarı çıkarmazlardı. Dışarı çıkmanın hiç mahzuru olmaz. Önemli olan hastalığı artırmamak. Kolay hastalanabilir. Ateşli ise korkulu rüyalar görür. Yalnız kalırsa sanki yanı başında birisi varmış gelir. Bunun için lohusanın yanında birisinin bulunması ve dışarı çıkmaması iyi olur. İhtiyaç olunca dışarı da çıkar, yalnız da kalabilir.

 

Doğum yapan anne, kırk gün yalnız kalması uygun değil diye duyduk. Sadece bebek bakımı için değil, annenin yanında birilerinin bulunması lazımmış. Dinimizde bunun doğruluğu ne kadardır?

CEVAP

Dini yönü yoktur. Tıbbi yönü vardır. Lohusa hastadır. Hasta kimse, ateşli kimse rüyada hep korkar, bir yerlerden düşecek gibi olur. Arkasından birisi geliyormuş gibi hisseder. Evhamlı olur. Yalnız kalınca korkmaya başlar. Onun için yanında bir kimsenin bulunması gerekir. Hasta olduğu için hizmete de ihtiyacı vardır. Kocakarıların söyledikleri yanlış bile olsa bazen faydalı olabiliyor.

 

Doğum yapan bir kadının bütün günahları af olurmuş. Doğru mu?

CEVAP

Evet doğum yapan müslüman kadının günahları affolur.

 

Söz mü, iş mi, niyet mi?

Dinimizde bazen söze, bazen niyete veya işe itibar edilir. Niyetin geçersiz, sözün geçerli olduğu yerlerden bazıları şunlardır:

Nikahta:

Bir kimse, şakadan veya rol icabı, iki şahit yanında evlense, gerçekten evlenmiş olur.

 

Boşamakta:

Bir kimse, şaka ile, alay olsun diye veya hanımını korkutmak niyetiyle “seni boşadım” dese, hanımı boş olur. Hadis-i şerifte, (Bir kadınla nikahlanan veya hanımını boşayan kimse, “ben şakadan yaptım” dese, nikahı da boşaması da geçerli olur.) buyuruldu. (Taberânî)

 

Vazgeçmek:

Bir kimse, hanımına “seni boşadım” dese, sonra, şakadan boşamaktan vazgeçtiğini bildirse, boşamaktan vazgeçmiş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Üç şeyin şakası da, ciddisi gibi sahihtir. Nikah, boşamak, boşamaktan vazgeçmek.) [Tirmizi]

 

Köle azadında:

Şakadan, kölesine “seni azat ettim” diyenin, kölesi azat edilmiş olur.

 

Adakta:

Adak yaparken hiç niyet etmese de, söz arasında dilinden çıksa da, adağını yapması vacip olur. Çünkü, adakta niyetsiz, düşünmeden söylemek, ciddi, isteyerek söylemek gibidir. Hatta, “Allah için, bir gün oruç tutmak üzerime borç olsun” diyeceği yerde, “bir ay oruç tutmak” diye ağzından çıksa, bir ay oruç tutması gerekir. Söz geçerli, niyet geçersizdir. (Dürer)

 

Alış verişte:

Alış veriş yapıldıktan sonra, alıcı veya satıcıdan birisi, ben şaka yapmıştım, bu alış verişten vazgeçtim dese de itibar edilmez. Alış verişte de söze bakılır, niyete bakılmaz.Hediyede: Alacağı olduğu bir parayı borçlusuna veya başkasına hediye eden, şakadan  söylemiştim dese de, hediyesinden vazgeçemez. Niyet geçersiz, söz geçerlidir.

 

Yeminde:

Kalpten yemin geçerli olmaz, söz geçerlidir.

 

Küfürde:

Bir kimse şakadan ben Hıristiyanım dese veya günah işleyene helal olsun dese kâfir olur.

 

Niyet geçerli, söz geçersizdir:

Bir kimse, öğle vakti, öğle namazına niyet ederken, dili ile, bugünkü ikindi namazına diye niyet etse, kalbi ile de öğle olduğunu bilse, öğleyi kılmaya niyet etse öğle için niyet etmiş sayılır, dil ile söylediğine itibar edilmez. Tersine, öğleyi kılarken, ikindi sanarak, ikindiye niye etse, fakat dili ile de öğleye niyet etse, namazı sahih olmaz.

 

Dil sürçmesi:

Sen benim Rabbimsin diyeceği yerde, şaşırıp kulumsun diyen günaha girmez.

 

Niyet geçersiz, iş geçerlidir:

Günah olan işler böyledir. Mesela dinlenmek niyetiyle müzik dinlemek de günahtır. Kâfir kız, “Benimle dans edersen müslüman olurum” dese, müslümanın, iyi niyetle onunla dans etmesi veya başka günah işlemesi caiz olmaz. İyi niyeti geçersiz, günahı geçerlidir. (Ameller niyete göredir) hadis-i şerifi, taat ve mubahlara niyete göre sevap verileceğini bildirmektedir. Günahlar, iyi niyetle de işlense, günah olmaktan çıkmaz.

 

İş geçersiz, niyet geçerlidir:

Su içerken içki içiyormuş gibi bardakları  tokuşturmak bile günahtır. Çünkü fasıklara benzemek olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Suyu alkollü içki içenler gibi içmek haramdır.) [R.Muhtar] Elin evinden, yanlışlıkla kendi malını çalan da günaha girer.

 

Niyet de iş de geçerlidir:

Kur’an okuyan sevap kazanır. Sevap için niyet ederse daha çok sevap kazanır.

 

Aile bağlarını yıkmak için

Bir Cağaloğlunda, adliyeye yakın bir yerde idim. Bir grup insan, “Nikâha hayır, nikahsız beraberlik, özgür yaşamak için ileri” diyerek yürüyüş yapıyorlar ve eşleri ile nikahsız yaşamak için eşlerini mahkemeye vermişlerdi. Mahkemeden boşanma kararını aldıktan sonra kol kola girip evlerine giderken resim çektirmişlerdi. Bazı kimseler, “Doğada böyle bir şey yok, insanın özgürlüğüne engel olunmamalı, herkes istediği gibi yaşamalı” diyorlar. Ancak hayvanlar kaidesiz, kuralsız yaşar. İnsan medenidir, yaşamak için belli kuralları vardır. Başıboş hayvan sürüsü gibi yaşamak mutluluk getirmez, anarşi doğurur. Ben özgürüm diye başkalarının eşleriyle yatıp kalkamaz.

 

Özgürlük, başıboşluk, her istediğini yapabilmek değildir. Suç işleyeni mahkum etmek, hapse atmak özgürlüğe zıt değildir. Herkesin özgürlüğüne mani olan birkaç caninin esir olması, esaret, [tutsaklık] değildir. Sadece başkalarına değil, kendine bile zararlı olmak özgürlük değildir.

 

Uyuşturucu madde gibi, vücuda zararlı olan şeyleri yasaklamak, hürriyetsizlik olarak vasıflandırılamaz. Trafiğin düzgün olması için, çeşitli kural koyarak, soldan gitmeyi yasaklamak hürriyetsizlik değildir.

Suç işleyene ceza vermek, onu affetmeyip cezasını çekmesini istemek özgürlüğe zıt değildir.

Kafesteki yılanı, halkın içine salmak, yılan için bir özgürlük ise de, insanlık için bir felakettir.

Bir caninin serbest bırakılması, onun için özgürlük ise de, millet için özgürlük düşmanlığıdır.

 

İlahiyatçı bir bayan, “Kadın için kapanmak köleliktir. Kölelik bir hak olmadığı için kadının kapanmasına rıza gösterilemez. Açılmak özgürlüğü doğal bir haktır. Daha çok açılmak hakkı için uğraş vermeli” diyerek  tek erkekle yaşamanın özgürlüğe aykırı olduğu düşüncesiyle kocasını bırakmıştır.

Eski çağlarda, peygamber efendimizden öce, Kâbe çıplak olarak tavaf ediliyordu. İslâmiyet gelince, böyle geri âdetler kaldırıldı. Köle olan kadınların başı, kolları ve dizden aşağı bacakları açıktı. Özgür  olan kadınlar kapalı idi. Demek ki açılmak kölelik, kapanmak özgürlük idi.

 

Eskiye özenen bayanlar çıkabilir. Kimsenin düşüncesine kelepçe vurulamaz. Ancak ummadığımız bir gazetede, hürriyet düşmanı özgürlükçü bir bayan, nikaha, evliliğe ateş püskürüyor. “Sanatçı, sanki ölene kadar evli kalmaya ant içmiş gibi direnmesini aklım almadı” diyor ve ilave ediyor:

 

“Evliliği, romantik bulurum ama, asla inanmadığım bir kurumdur. Sümerlerden bu yana miras ve nüfus problemlerini çözebilmek amacıyla başvurulan bir akit. Halbuki insanlardan ömür boyu aynı kişiyi seveceklerine dair imza atmalarını isteyemezsiniz. Aşka güvence verilmez. Çok seversiniz ama bir gün bir de bakarsınız ki gözleriniz başka gözlerin içinde eriyor.  Hiçbir yasal baskı sevgiyi sürekli kılmaya yetmez.  Kim çıkıp da, "hayır birbirinizi illa ki seveceksiniz" diye emir verebilir? Veren olsa bile onu kim dinler? Dedim ya nikah akdi inandırıcı değildir.”

 

Bunlar bayanın kendi düşüncesidir, topluma anası babası belli olmayan çocukların çoğalmasını isteyebilir, buna bir şey diyemeyiz. Ama nikâh müessesesine inanan bir gazetenin, böyle bir yazarın yazısını gazetesinde yer vermesini çok yadırgadım.

 

İnandığımız gibi yaşamak zorundayız. İnanmadıklarımızı yaşıyor gibi görünmemiz bize bir şey kazandırmaz, aksine çok şey kaybettirir.

 

Evlilikle ilgili çeşitli konu ve sorular

Kız görmeye gidince, babamın da bakması caiz mi?

CEVAP

Evet.

 

İstenilecek kızın neresine bakmaya izin vardır?

CEVAP

Yalnız yüzüne bakılır.

 

Gelinlik islam âdeti mi, kâfir âdeti mi?

CEVAP

İslam âdetidir, kapalı yerde giydirmelidir.

 

Âriyeten gelinlik almak caiz mi?

CEVAP

Caizdir. Verene sevap olur.

 

Damat siyah elbise giyse caiz mi, kâfire benzemiş olur mu?

CEVAP

Caizdir. Benzemiş olmaz.

 

Nikahtan evvel sadece oğlanın kızı görmesi kâfi mi?

CEVAP

Birbirini görmek sünnettir.

 

Evlenirken kızla konuşmak da sünnet mi?

CEVAP

Konuşmak da sünnettir.

 

Damat adayına, (evine çamaşır makinesi ile kızıma 3 bilezik alırsan, evlenmenize razı olurum) demek caiz midir?

CEVAP

Evet.

 

Fakir baba, oğlunu evlendirmeye mecbur mudur?

CEVAP

Hayır. Fakat ihsân edeni Allahü teâlâ sever. Evlada, akrabaya ihsân, daha çok sevaptır.
 

Baba, oğlunu evlendirmeye mecbur mudur?

CEVAP

Baba, oğlunu evlendirmeye mecbur değildir. Erkek çocuk, akıl-bâliğ olduktan sonra, babasının mesuliyetinden çıkar. Fakir oğlunu evlendirmek ise babaya vaciptir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Çocuğa güzel isim vermek, dinini öğretmek ve vakti gelince evlendirmek, evladın babası üzerindeki haklarındandır.) [Ebu Nuaym]

 

Gelinlik giymek uygun mu?

CEVAP

Gelinlik giymek sünnettir. Yabancılara göstermemek gerekir.

 

Yeni doğmuş bebeğin düşmüş olan göbeğini ne yapmak gerekir?

CEVAP

Bir yere gömmek iyi olur.

 

Evdeki işleri kimin yapması lazım?

CEVAP

Hanım ev işlerini yapmaya mecbur değildir. Ancak, erkek de ihsân etmeye mecbur değil. Kadın ev işini yapınca erkek de fazlası ile ihsânda bulunur. Bu işler karşılıklı olur, severek yapılır.

 

Nişanlanmış olan iki gencin aileleri tarafından evlenmelerine mani olunuyor. Ancak bu iki genç dini nikahlarını yapmışlar. Bir sene böyle sürüncemede kalınıyor. Bir araya gelip evlenemeyeceklerine kanaat getiren erkek, (seni boşadım) diye haber gönderiyor. Şimdi bu iki genç tekrar evlenmek istiyorlar. Evlenmelerinde dinen bir sakınca var mıdır?

CEVAP

Evliliği oyuncak haline getirmemelidir. İki boşama hakkı kalmıştır. Bir hakkını kullanmış, iki defa daha söylerse bir daha o kızla evlenemez. Yeni bir nikahla o kızla evlenebilir.

İslam nikahı kıyıldıktan sonra ilişkiye girmeden beklemenin mahzuru var mıdır? Yoksa diğer işlemler (Düğün, Belediye Kaydı vs.) için beklenebilir mi? Şayet bu beklemenin bir sınırı var ise bu zaman ne kadardır?

CEVAP

Nikah yapıldıktan ilişki mecburiyeti yoktur. Öyle bir sınır da yoktur.

 

Çok yakında çocuğum olacak. Yeni doğan çocukları tuzlamak gerektiği söyleniyor. Böyle bir şey var mı?

CEVAP

Tuzlamak gerekmez. Tuzlama diye bir şey yoktur. Anadolu’da bazı yerlerde yapılıyorsa da dini bir dayanağı yoktur.

 

İslam alimleri kaç çocuk sahibi olunmasıyla ilgili bir tavsiyede bulunmuşlar mıdır? Mesela 1 çocuk azdır, ya da 5 çocuk çoktur gibi bir şey var mı?

CEVAP

Peygamber efendimiz (Ahir zamanda, sizin en iyiniz çoluk çocuğu olmayandır) buyuruyor. Yani çocuk sahibi olmamak tavsiye ediliyor. Ya hiç olmamalı veya bir tane olmalı. Yahut iki tane olmalı. Daha fazlası tavsiye edilmiyor. Eskiden ise, (Ben ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim) buyurarak çok çocuk yapılmasını tavsiye ediyordu.

 

Yeni çocuk sahibi olduk. Şu an iki günlük olan bebeğimiz çok şükür sağlıklı ve bir problemi yok. Aslının olup olmadığını bilmediğimiz bir konu hakkında sizden yardım bekliyoruz. "Bebek 40 günlük olana kadar dışarıya çıkarılmazmış. Sağa sola getirilmezmiş." Bu cümle doğru mu? Yani bebeğimizi 40 günlük olana kadar, hiç evimizden dışarı çıkarmamalı mıyız? Sağlık ve dini yönden bir mahzuru var mı?

CEVAP

Dini yönden hiçbir mahzuru yoktur. Sağlık açısından ise, çocuk hastalanabilir diye eskiler kırk gün çıkarmamalı demişler. Yoksa sağlık yönünden de dikkat edilirse mahzuru olmaz.

 

İki yeni doğan çocuğun da, 40 günlük olmadan bir araya gelmesinin bir mahzuru var mı?

CEVAP

Onun da hiçbir mahzuru yoktur.

 

Benim bir kızım var, çok utangaçtır. Erkeklerin yanına çıkmaya, onlarla yüzü kızarmadan konuşmaya utanıyor. Utanması bir hastalık mıdır?

CEVAP

Utanmak çok iyidir. Peygamber efendimizin hayasından yani utanmasından bahsedilirken, (Resulullahın hayâsı, bâkire islam kızlarının hayâlarından daha çoktu) buyuruluyor. Kadınlar için utanmak fazilettir. Hadisi şerifte buyuruluyor ki:

(Haya on kısımdır biri erkeklerde, dokuzu kadınlarda. Böyle olmasaydı kadınlar, hayvanlar gibi, erkeklerin ayakları altına, dökülürdü.) [Deylemi]

Size evlilik hayatıyla ilgili sorularım var. Bir kadının kocasına nasıl hitap etmesi gerektiğinden tutun da tüm vazifelerine kadar.. bu konuda bana önereceğiniz bir kitap ya da başka bir şey var mı? Erkeğin hanımına olan sorumlulukları kadının erkeğine olan sorumlulukları nelerdir? Öncelikli olarak bilmemiz gerekenler nedir? Nikah hususunda bilmemiz gerekenler nelerdir? daha da çoğaltılabilir..

CEVAP

Sorularınız koca kitap olur. Tam İlmihalde yeteri bilgi vardır. Okuyun anlamadığınız yer olursa sorarsınız. Kadın kocasına Ali bey, Veli bey ismi ne ise öyle hitap edebilir. Samimiyetine bağlı. Kocacığım der, hayatım der, hocam der, kocasının meşhur yönü ne ise onu söyleyebilir. Diğerleri Tam İlmihalde gerekli açıklamalar yapılarak uzun uzun anlatılmıştır.

 

Fransa’da yaşıyoruz. Burada Türk kadınlarımız bir çocuk 40 günlük olunca onu "kırklıyorlar" yani, 40 taş toplayıp bebeğin yıkanacağı suya atıyorlar, daha sonra bu taşları bir tülbentin içine koyup bebeğin üstünde tutup üzerinden su döküyorlar. Dinen 40 günlük çocuğa ne yapılır?

CEVAP

Fransa’daki Türkler gibi Türkiye’dekiler de dediğinize benzer kırklama yapıyorlar. Bu hurafedir, aslı astarı yoktur. Faydasızdır. Kırk günlük çocuğa yapılacak hiçbir şey yoktur.

İnsanın eşine kızım şeklinde hitap etmesinin hükmü nedir. Böyle hitap edilmişse ne yapmak gerekir. Nikaha bir zararı var mı?

CEVAP

Eşime kızım demek nikaha zarar vermez. Fakat hoş bir söz değildir, söylememelidir.

 

Sevgililer gününü kutlamanın dinen bir sakıncası var mıdır? Bir erkek, nişanlısına, hanımına, sevgililer günü olduğu için bir hediye alsa bir mahzuru olur mu?

CEVAP

Âdet olduğu için mahzuru olmaz. İbadette kafirlere benzemek caiz olmaz.

Hanımım hamile, yakında doğum olacak. Doğumun kolay olması için bir dua var mı?

CEVAP

Tam İlmihalde diyor ki:

Çocuğun rahat tevellüd etmesi için (Bostân-ül-ârifin) sonunda diyor ki, Abdullah ibni Abbas buyurdu ki, bir tas, tabak içine (Bismillâhillezi lâ ilâhe illâ huv El-Halim-ül Kerim. Sübhâne Rabbil' Arş-il'azim Elhamdülillahi Rabbil' âlemin) ve sonra (Nâzi'ât) suresinin son âyetini ve Ke-ennehüm'den itibaren (Ahkaf) suresinin son âyetini islam harfleri ile yazıp, eritip anasına içirmelidir.

 

Evli olan çok kıskanç bir abim var. Ve bu kıskançlık onu günden güne bitiriyor, hanımı da kesinlikle kıskanılmayacak, namazında, ibadetinde, namuslu bir kadın. Abim de bunun farkında ama bir türlü kıskançlık duygularına hakim olamıyor ve çok üzülüyor. Yaptığı doğru mu?

CEVAP

Namusunu kıskanmak çok iyi, fakat su-i zan etmek, şüphe etmek çok yanlıştır.


Almanya’da yaşıyoruz. Doğumu gerçekleştirecek doktorun bayan doktor mu erkek doktor mu olması lazım? İsteğimize bağlı olabilir, anlayışla karşılıyorlar?

CEVAP

Bayan doktor olması lazım. Elbette bayan doktor isteyin.

 

Şafi mezhebindeyim eşim Hanefi, bu durumda ben artık Hanefi mezhebinde miyim?

CEVAP

Hayır, herkes kendi mezhebinde olur.

 

Tam İlmihalde, erkeğin zevcesine karşı yapacağı vazifeler anlatılırken (İfrâtı bedene, tefriti ruha zarar verir) diye yazıyor. Ne demektir?

CEVAP

İfrat normalden fazla, tefrit de normalden az demektir. Dinimiz her işte normal yolu bildirmektedir. [Cima’nın] Fazlası bedene zarar verir, yani vücut zayıflar, kuvvetten düşer. Azı ise, ruha zarar verir, yani sinir hastalığına sebep olur.


Kadınların ev temizliğinde bir ölçü var mı? Ne kadar yapmalı?

CEVAP

Evin kirlenişine bağlıdır, vesvese edip sık sık temizlemek de uygun değil, evi toz içinde bırakmak da uygun değil. Yani ihtiyaca göre yapılır. Bu haftada bir olur üç günde bir olur. Kirlenmesine bağlıdır.

 

Hanımım çok çekingendir. Bayanların çekingen olması iyi midir?

CEVAP

Hz. Ali buyuruyor ki:

Üç haslet var ki erkekler için kötü, ev kadınları için iyidir:

1- Cimrilik erkekler için kötüdür, evine ve ihtiyaçlarına harcayamaz.

2- Kendini beğenmek erkekler için kötüdür. Kendini beğenen, başkalarını aşağı görür. Bu da iyi değildir.

3- Korkaklık, çekingenlik erkekler için iyi değildir. Faydalı işleri yapamaz.

Aynı huylar ev kadınları için iyidir:

1- Kadın cimri, fazla tutumlu olursa, kocasının ve kendi malını muhafaza eder, bir yere harcamaz.

2- Kadın kendini beğenirse, sert ve kesin konuşur, erkekler bundan ümidini kesmiş olurlar.

3- Kadının korkak, çekingen olması da çok iyidir. Lüzumsuz yerlere gitmez, tehlikeli işlerden kaçarlar.

 

Kocası öldükten sonra, birisi ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evlenecektir?

CEVAP

Ümm-i Habibe validemiz, böyle bir suali sorunca, Resulullah efendimiz buyurdu ki:

(Böyle bir kadın, serbesttir. Hangi kocası güzel huylu ise ahirette onunla olur. Güzel ahlâk sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliğine kavuşur.) [B. Arifin]

Demek ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber olur. Üçünü de istemiyorsa, hiçbirisi ile beraber olmaz. Cennette üzüntü yoktur. Çocuk veya bekar olarak ölenler de cennette evlenecektir. Cennete gitmek için iyilerle beraber olmak gerekir. Peygamber efendimize, kimlerle beraber olmak gerektiği sual edilince buyurdu ki:

(Gördüğünüzde sizlere Allahı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi, ahireti düşünmenize yarayan zatlarla beraber olun!) [Ebu Yala]

 

Beyim günah işliyor, ben de mesul olur muyum?

CEVAP

Erkeğin işlediği günahlardan hanımı mesul olmaz. Ona dua etmelisiniz!

 

Kadının, gittiği yerde, işlediği günah, kocasına da yazılır mı?

CEVAP

Bilmezse yazılmaz. Bilerek gönderirse yazılır.

 

Çocuk düşürmede lohusalık müddeti doğum gibi midir?

CEVAP

El, ayak ve baş belli ise doğum gibidir.

 

Çocukları beşiğe sırtüstü yatırmak caiz mi?

CEVAP

Evet.

 

Amca kızı ile evlenen bir defa mı mekruh işlemiş olur?

CEVAP

Bir defa.

 

Evlenecek kızı ikinci defa görmek caiz mi?

CEVAP

Üçüncüsü bile caizdir.

 

Mümin kadına, gönlünü almak için, melek gibisin denir mi?

CEVAP

Denebilir.

 

Çocuklar sünnet edilirken tekbir getirmek caiz mi?

CEVAP

Evet.

 

Hanımın, kocasının elini öpmesi caiz mi?

CEVAP

Evet.

 

Hanım, kocasını, Ali bey, Veli efendi diye çağırsa, caiz mi?

CEVAP

Oranın âdetine itibar olunur. [Ayıplanmıyorsa caizdir]

 

20 yıl önce Almanya’ya gidip hiç gelmeyen erkek, orada ölüyor. Türkiye’deki hanımı iddet beklemeden evlenebilir mi?

CEVAP

İddet beklemeden evlenemez.

 

Kadının doğumdan sonraki eşini denize atmak caiz mi?

CEVAP

Zaruret olunca caizdir.

 

Rızam yokken çocuk olmasın diye kocam korunsa caiz mi?

CEVAP

Hayır.

 

Hanımla iyi geçinmek farz mı?

CEVAP

Herkesle iyi geçinmek farz. Yani kalp kırmak haram.

 

Eniştem delirdi. Bu haliyle nikahları devam ediyor mu?

CEVAP

Evet.

 

Bir kadın, zinadan gebe kalsa, çocuğu, doğurmadan önce veya sonra, o adamla evlense, çocuk piç olmaktan kurtulur mu?

CEVAP

Evet.

 

Çocuk olmaması için, rahmi bağlatmak caiz mi?

CEVAP

Hayır.

 

Nikahlı kıza, babasının evinde iken, kocası nafaka verir mi?

CEVAP

Hayır.

 

Beyimin ilk hanımından olan 5 yaşındaki çocuğunu, eve koymamaya hakkım var mı?

CEVAP

Küçük olduğu için hakkınız yoktur.

 

Hanım ve çocuklar söz dinlemiyor. Ne yapayım?

CEVAP

Tatlı dil ile nasihate devam etmelidir.

 

Doğduktan hemen sonra ölen çocuğun mirası nasıl halledilir?

CEVAP

Çocuk, ölen akrabasına varis olur. Çocuk ölünce, bıraktığı mal varislerine taksim edilir.

 

Ana-baba içki içiyor, çocuk sakat doğuyor. Suç kimin?

CEVAP

Çocuğun suçu yoktur. Sebep olanda suç vardır.

 

Düşük çocuk da ana-babasına şefaat eder mi?

CEVAP

Canlı doğup ölen çocuklar şefaat eder.

 

Aldığımız elbiseleri, çocuklara ariyet verirsek, biz de kullanabilir miyiz veya birininkini öteki çocuğa giydirebilir miyiz?

CEVAP

Âriyet verilince evet.

 

Kızların da sünnet olması sünnet mi?

CEVAP

Müstehap idi. Bugün terk edildi.

 

Sakal bırakmak için, hanımdan izin almak gerekir mi?

CEVAP

Hayır.

 

Kadını muvakkat kısırlaştırmak caiz mi?

CEVAP

Haramdır.

 

Çocuğa kocam için (babamız çağırıyor) demem günah mı?

CEVAP

Hayır.

 

Huysuz hanımın ölmesini istemek caiz mi?

CEVAP

Zararlı kâfir ve zalimden başkasının ölümü istenmez.

 

Baba, akıl-baliğ kızını alnından, yüzünden öpse caiz mi?

CEVAP

Evet.

 

Almanya’da yaşıyoruz. Bir erkek ile evleneceğim. Dini nikahımız yapılırken, boşama hakkına ben de sahip olabilir miyim? Evlendikten sonra da, bu hakkı alabilir miyim?

CEVAP

Evlenirken de, evlendikten sonra da, bahsettiğiniz hakkı alabilirsiniz. Bu hakka tefvid deniyor. Kendisine boşanmak hakkı verilen kadın, erkeğine, (seni boşadım) derse, boşanmaz. (Kendimi boşadım) demesi gerekir. Tefvid, kadının arzusuna bırakılarak, (Ne zaman istersen) ilave edilirse, kadın, istediği zaman, kendini boşayabilir. Bir kadın, kendini bir erkeğe nikah ederken, (ne vakit istersem, kendimi senden boşamak üzere...) diyerek, şart ederse, erkek de, nikah yapılırken, bu şartı kabul ettim derse, böyle şartlı nikah sahih olur ve kadın da boşanmak hakkına malik olur. (Nimet-i islâm)

 

Gelen yüzlerce mektup ve telefonlardan genelde kadınların daha hissi hareket ettiklerini gördük. Hemen basit bir işe kızıp evi terk ettiklerine, sonradan pişman olduklarına şahit oluyoruz. Onun için size, bu hakka sahip olmamanızı, sahip olursanız da, kullanmamaya azami dikkat göstermenizi tavsiye ederiz.

ÖMÜR SERMAYESİ TÜKENİYOR...
 
 









BİR AYET-BİR HADİS-BİR DUA
 


 
 
Bugün 39 ziyaretçi (100 klik) kişi burdaydı!

MERHABA... DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ OSMAN YALÇINTAŞ'IN WEB SİTESİNE HOŞGELDİNİZ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol